İstanbul’un Fatih ilçesine bağlı tarihi Sultanahmet semtinde bulunan Galeyan Restaurant, Osmanlı mutfağının zarafetini ve Anadolu’nun zengin yemek kültürünü modern dokunuşlarla buluşturan özel bir mekan. Şef Yunus Emre Akkor’un liderliğinde hayat bulan işletme, geleneksel tariflere sadık kalırken, bir yandan da yenilikçi bakış açısını reçetelerle harmanlamayı ihmal etmiyor. Mekanın ismi, Osmanlıca’da “kaynayan tencere, fokurdamak” anlamına geliyormuş. Her daim tenceresi kaynayan Galeyan, yöresel lezzetleri ve asırlık reçeteleri denemek isteyen herkes için heyecan verici bir keşif durağı olabilir.
Galeyan’ın, mevsime bağlı olarak güncellenen menüsü, Osmanlı ve Anadolu mutfağından seçilmiş en özel lezzetlerden oluşuyor. Mekanın en dikkat çeken yemeklerinden biri, yaklaşık 5,5 saat boyunca odun ateşinde pişen Karacabey kuzusu tandırı. Çift pilav eşliğinde servis edilen bu lezzet, Osmanlı mutfağının özgün tatlarını masanıza getiriyor. 15. yüzyıldan bir tarifle hazırlanan sarımsaklı pilav ve 19. yüzyıldan bir tarifle sunulan isli, salçalı firik pilavı da tandırın en özel eşlikçileri. Ayrıca vişneli yaprak sarma, tahinli şakşuka, kestaneli lahana sarma gibi yöresel lezzetler de menünün yıldızları arasında.
Galeyan’ın tatlı menüsüne de bir parantez açmak isteriz. Helvahane bölümünde, Osmanlı saray mutfağının eşsiz tatlıları modern sunumlarla yeniden yorumlanıyor. Helvalı gazoz ve tahin helvalı dondurma gibi özel tarifleri bu senteze örnek olarak gösterebiliriz. Esasen, Galeyan Restaurant, sadece bir yemek mekanı olmanın ötesinde, kültür ve sanatın buluştuğu bir alan. Restoranın dekorasyonunda kullanılan 100 ila 650 yıllık antika kapılar, değerli taşlarla işlenmiş mutfak eşyalarının sergilendiği mini müze bölümü ve sanat eserleri; mekanı bir restoran olmanın daha ötesine taşıyor. Yunus Emre Akkor’un vizyonuyla Galeyan Restaurant’ın, gastronomik bir deneyimin ötesine geçerek misafirlerine Osmanlı ve Anadolu mutfağının hikayesini ziyaretçilerine özel bir yolla aktardığını söyleyebiliriz.