İstanbul'daki Müzeler ve Tarihi Yapılar
İstanbul, üç büyük imparatorluğa başkentlik yapmış olmanın verdiği eşsiz tarihsel zenginliğiyle, dünyanın en önemli kültür merkezlerinden biri olarak kabul edilmektedir. Roma, Bizans ve Osmanlı dönemlerinden günümüze ulaşan sayısız eser, bu kadim kentin sokaklarını adeta açık hava müzesine dönüştürmektedir. İki kıta üzerinde konumlanan bu benzersiz şehir, farklı medeniyetlerin, dinlerin ve kültürlerin kesişme noktasında bulunmasından kaynaklanan çok katmanlı bir kültürel dokuya sahiptir. UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi'nde yer alan çok sayıda yapıyı bünyesinde barındıran İstanbul, ziyaretçilerine binlerce yıllık bir zaman yolculuğu deneyimi sunmaktadır.
İstanbul'daki müzeler, dünya çapında öneme sahip koleksiyonlarıyla sanat, arkeoloji, tarih ve kültür meraklılarını büyüleyen kültür merkezleridir. Antik dönemlerden günümüze kadar uzanan geniş bir zaman dilimine ait eserler, modern sergileme teknikleriyle ziyaretçilere sunulmaktadır. İmparatorluk hazineleri, el yazmaları, arkeolojik bulgular, etnografik koleksiyonlar ve çağdaş sanat eserleri, İstanbul müzelerinin en değerli hazineleri arasında yer almaktadır. Dijital uygulamalar, interaktif sergi alanları ve çok dilli rehberlik hizmetleriyle zenginleştirilen müze deneyimi, her yıl milyonlarca yerli ve yabancı ziyaretçiyi ağırlamaktadır.
Şehrin silüetini şekillendiren tarihi yapılar, farklı dönemlerin mimari dehasını ve estetik anlayışını yansıtan sanat şaheserleri niteliğindedir. Bizans döneminden kalan kiliseler, sarnıçlar ve surlar; Osmanlı klasik döneminin ihtişamlı camileri, sarayları, külliyeler, hanlar, hamamlar ve çeşmeler; 19. yüzyıldan itibaren belirginleşen Batı etkisindeki sivil mimari örnekleri, kent dokusunun ayrılmaz parçaları haline gelmiştir. Taş işçiliği, çini sanatı, hat sanatı, vitray ve ahşap oymacılığın en güzel örnekleriyle bezenmiş bu yapılar, ziyaretçilerine görsel bir şölen sunmaktadır. Restore edilerek özgün kimliklerine kavuşturulan tarihi eserler, kentin kültürel mirasını korurken, aynı zamanda yaşayan bir şehir hayatının parçası olmaya devam etmektedir.
Kültür turizmi açısından dünyanın en çekici destinasyonlarından biri olan İstanbul, her yıl on milyonlarca turist tarafından ziyaret edilmektedir. Profesyonel rehberler eşliğinde düzenlenen tematik kültür turları, ziyaretçilere şehrin tarihsel katmanlarını ve kültürel zenginliklerini derinlemesine keşfetme imkânı sunmaktadır. Dijital platformlarda oluşturulan sanal müze uygulamaları, artırılmış gerçeklik deneyimleri ve interaktif haritalar sayesinde, İstanbul'un kültürel mirası dünyanın dört bir yanından erişilebilir hale gelmektedir. Yerel yönetimlerin, kültür kurumlarının ve sivil toplum kuruluşlarının işbirliğiyle düzenlenen uluslararası festivaller, bienaller, sergiler ve kültürel etkinlikler, şehrin tarihsel dokusunu canlı tutarken küresel kültür diyaloguna da katkı sağlamaktadır.
Bilimsel araştırmalar, arkeolojik kazılar ve restorasyon çalışmalarıyla sürekli zenginleşen İstanbul'un kültürel envanteri, geçmiş ile gelecek arasında sağlam bir köprü görevi görmektedir. Koruma altına alınan tarihi yapılar ve müzelerde sergilenen kültürel hazineler, şehrin kimliğinin ve kolektif hafızanın sürdürülebilirliğini güvence altına almaktadır. Müzelerde ve tarihi mekânlarda düzenlenen eğitim programları, atölye çalışmaları ve kültürel etkinlikler, özellikle genç nesillerde tarih bilinci ve kültürel miras duyarlılığını geliştirmeyi hedeflemektedir. Modern metropol yaşamıyla tarihi dokunun harmonik bir şekilde iç içe geçtiği İstanbul, ziyaretçilerine sunduğu zengin müze koleksiyonları ve etkileyici tarihi yapılarıyla, dünyanın en büyüleyici kültür destinasyonlarından biri olmaya devam etmektedir.
İstanbul'un En Önemli Müzeleri ve Tarihi Yapıları
İki kıtayı birleştiren konumuyla dünya tarihinde eşsiz bir yere sahip olan İstanbul, üç büyük imparatorluğa başkentlik yapmış olmanın verdiği benzersiz kültürel birikimle insanlık tarihinin en zengin hazinelerinden birine ev sahipliği yapmaktadır. Roma, Bizans ve Osmanlı İmparatorluklarının asırlar boyunca devam eden hakimiyetleri süresince inşa edilen görkemli yapılar, katmanlı bir tarihsel dokunun izlerini günümüze taşımaktadır. Farklı medeniyetlerin, inanç sistemlerinin ve estetik anlayışların harmanlandığı bu kadim şehir, her köşesinde yeni bir keşif vaat eden açık hava müzesi niteliğindedir. İstanbul'un hem Avrupa hem de Anadolu yakasına yayılmış olan müzeleri ve tarihi yapıları, dünyanın dört bir yanından gelen ziyaretçilere benzersiz bir zaman yolculuğu deneyimi sunmaktadır.
İstanbul'daki müzeler, insanlık tarihinin en önemli dönemlerine ışık tutan arkeolojik eserlerden imparatorluk hazinelerine, kutsal emanetlerden çağdaş sanat ürünlerine kadar uzanan eşsiz koleksiyonlara ev sahipliği yapmaktadır. Tarihi saraylar, köşkler, ibadethaneler ve endüstriyel yapılar içerisinde hizmet veren bu kültür merkezleri, yapıların mimari dokusuyla sergilenen eserlerin uyumlu bütünlüğüyle ziyaretçilere unutulmaz bir deneyim sunmaktadır. Her biri kendi tematik yaklaşımıyla öne çıkan müzeler, İstanbul'un çok katmanlı tarihsel birikimini farklı perspektiflerden ele almaktadır. Modern sergileme teknikleri ve dijital uygulamalarla zenginleştirilen müze deneyimleri, her yaştan ziyaretçiye hitap eden eğitici ve etkileşimli bir kültürel keşif yolculuğu vaat etmektedir.
İstanbul'un tarihi yapıları, farklı dönemlerin mimari dehasını, sanatsal yaklaşımını ve inanç dünyasını yansıtan eşsiz örneklerdir. Bizans mimarisinin görkemli örnekleri olan kiliseler, manastırlar ve surlar, bin yılı aşkın bir geçmişin izlerini ve erken Hristiyanlık döneminin sanatsal anlayışını günümüze taşımaktadır. Osmanlı klasik döneminden modernleşme sürecine uzanan geniş bir zaman diliminde inşa edilen camiler, külliyeler, hanlar ve hamamlar, İslam mimarisinin en zarif örnekleri olarak şehrin silüetini şekillendirmektedir. İmparatorluk başkentinin ihtişamını simgeleyen saraylar, kasırlar ve köşkler, dönemlerinin sanat anlayışını, yaşam kültürünü ve estetik zevkini yansıtan eşsiz hazinelerdir. Boğaz'ın her iki yakası boyunca uzanan yalılar, iskeleler ve sahil yapıları, İstanbul'un su kültürünü ve denizle olan kadim ilişkisini gözler önüne sermektedir.
1. Sultanahmet Camii Sultanahmet Camii, dünya çapında "Mavi Cami" olarak da bilinir ve İstanbul'un en önemli tarihi yapılarından biridir. 17. yüzyılın başlarında Osmanlı İmparatoru I. Ahmed tarafından inşa ettirilmiştir. Mimar Sedefkâr Mehmet Ağa'nın tasarladığı cami, İstanbul'un Sultanahmet semtinde, Ayasofya'nın karşısında yer alır.
2. Mizzi Köşkü Hem köklü tarihçesi hem de doğal güzellikleriyle ön plana çıkan Büyükada’nın en dikkat çekici yapılarından biri olan Mizzi Köşkü, adayla özdeşleşmiş tarihi yapılardan biri. 19. yüzyılın sonunda, Malta kökenli İngiliz vatandaşı George Mizzi tarafından inşa ettirilmiş.
3. Taksim Maksemi (İBB Cumhuriyet Müzesi) İstanbul’un simge yapılarından biri olarak görülen Taksim Maksemi, hem tarihi hem de kültürel önem taşıyan, kıymetli bir eser. 1732 ile 1733 yılları arasında, Sultan I. Mahmut’un emriyle inşa edilmiş. Taksim Meydanı’nın ismi de ev sahipliği yaptığı bu önemli yapıdan geliyor.
4. Mısır Apartmanı İstanbul’un Beyoğlu’nun ilçesinin simge yapılarından biri olan Mısır Apartmanı, İstiklal Caddesi’nin üzerinde bulunuyor. Hem tarihi dokusu hem de ustalıklı mimarisiyle dikkat çeken tarihi yapı, 1910 yılından beri tüm ihtişamıyla ayakta. Art Nouveau tarzında tasarlanmış ve İstanbul’un ilk betonarme binalarından biri olma özelliğine sahip.
5. Surp Hovhan Vosgeperan Ermeni Katolik Kilisesi İstanbul’un Beyoğlu ilçesindeki Fransız Konsolosluğu’nun ardında yer alan Surp Hovhan Vosgeperan Ermeni Katolik Kilisesi, kentin en büyük ve en görkemli Ermeni Katolik mabetlerinden biri. Kentin en turistik duraklarından birini oluşturan Taksim’de yer alması sayesinde, her gün binlerce kişi kilisenin önünden geçiyor.
6. Yapı Kredi Müzesi Kazım Taşkent’in liderliğinde 1944 yılında kurulan Yapı Kredi Bankası, ülkemizin en prestijli ve ünlü bankalarından biri. İstanbul’un Beyoğlu ilçesine bağlı Kabataş semtinde bulunan Yapı Kredi Müzesi de size bu köklü bankanın yolculuğuna tanıklık etme fırsatı sunuyor.
7. Hüseyin Ağa Camii İstanbul’un en turistik duraklarından biri olan İstiklal Caddesi’nin hareketli atmosferi içinde gizlenmiş Hüseyin Ağa Camii, Beyoğlu’nun en dikkat çekici tarihi yapılarından biri. 1596 yılında Galata Sarayı ağalarından Hüseyin Ağa tarafından inşa ettirilen bu tarihi ibadethane, tarih boyunca çok sayıda onarım ve restorasyon çalışmasından geçirilmiş.
8. Arter 2010 yılında Vehbi Koç Vakfı tarafından kurulan Arter, İstanbul’un çağdaş sanat sahnesine yeni bir soluk getiren bir sanat kurumu. İlk olarak Beyoğlu’nun merkezinde ziyaretçilerine kapılarını açan kurum, 2019 yılından beri Dolapdere’deki modern binasında hizmet vermeyi sürdürüyor.
9. Enerji Müzesi İstanbul’un kültürel mirası içinde önemli bir yer tutan Silahtarağa Elektrik Santrali’nin restore edilmesiyle kente kazandırılan Enerji Müzesi, 2007 yılından beri ziyaretçilerini ağırlamayı sürdürüyor. Ülkemizin ilk endüstriyel arkeoloji müzesi olma unvanına sahip olan kurum, İstanbul Bilgi Üniversitesi’nin santralistanbul isimli projesi bünyesinde doğdu.
10. Eyüp Sultan Camii Eminönü’nden kalkan 99 ve 99A otobüsleriyle doğrudan ulaşım sağlanabilen Eyüp Sultan Camii, İstanbul’un Eyüpsultan ilçesinin merkezinde konumlanan görkemli ve tarihi bir ibadethane. 1458 yılında inşa edilmiş, ancak bu tarihten sonra defalarca kez onarımdan geçirilmiş.
11. Kariye Camii Günümüzde İstanbul’un Eyüpsultan ilçesi sınırlarında bulunan Kariye Camii’nin tarihçesi Bizans dönemine kadar uzanıyor. Bu görkemli yapı, Bizans döneminin en önemli yapı komplekslerinden biri olan Khora Manastırı’nın merkeziymiş. Khora sözcüğü, Grekçede kırsal alan anlamına geliyor.
12. Panorama 1453 Tarih Müzesi Ziyaretçilerine kapılarını 31 Ocak 2009 tarihinde açan Panorama 1453 Tarih Müzesi, İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından kente kazandırılmış olan bir müze. Aynı zamanda, dünyanın ilk tam panoramik müzesi olma unvanına da sahip. İstanbul’un fethini ziyaretçilerine yeniden yaşatabilme misyonunu üstlenen müze, Topkapı Kültür Parkı’nın içinde yer alıyor.
13. Metroloji Kilisesi İstanbul’un Fatih ilçesine bağlı tarihi Balat semtinde yer alan Metroloji Kilisesi, birçok Ortodoks kilisesinden farklı olarak Fener Rum Patrikhanesi’ne değil, Kudüs Ermeni Patrikhanesi’ne bağlı bir ibadethane. Tam olarak ne zaman inşa edildiğini hâlen bilmiyoruz ama Ayasofya ile aynı dönemde inşa edildiği tahmin ediliyor.
14. Gül Camii İstanbul’un en köklü ve etkileyici dini yapılarından biri olan Gül Camii, Fatih ilçesine bağlı Balat semtinde bulunuyor. Zamana meydan okuyan görkemli ibadethane, ilk olarak Bizans döneminde Azize Teodosya Kilisesi olarak inşa edilmiş. İstanbul’un fethinin ardından da camiye dönüştürülmüş.
15. Meryem Ana Rum Ortodoks Kilisesi (Kanlı Kilise) İstanbul’un Fatih ilçesine bağlı Balat semtinde ve Fener Rum Lisesi’nin yakınlarında bulunan Meryem Ana Rum Ortodoks Kilisesi, halk arasında "Kanlı Kilise" ya da "Moğolların Meryemi Kilisesi" adıyla da biliniyor. Bizans döneminden günümüze dek kilise olarak korunabilmiş nadir yapılardan biri.
16. Özel Fener Rum Ortaokulu ve Lisesi (Kırmızı Mektep) İstanbul’un Fatih ilçesine bağlı tarihi Fener semtinde bulunan Fener Rum Ortaokulu ve Lisesi, 1454 yılında kurulmuş bir eğitim kurumu. “Patrikhane Akademisi” ve “Kırmızı Mektep” gibi isimlerle de anılan tarihi yapı, Osmanlı İmparatorluğu’nun en önemli eğitim merkezlerinden biri olmuş.
17. Fethiye Müzesi (Pammakaristos Manastırı) Bizans döneminde inşa edilmiş olan Pammakaristos Manastır Kilisesi, İstanbul’un tarihi semtlerinden biri olan Balat’ta yer alıyor. Günümüzde Fethiye Müzesi ismiyle ziyaretçilerini ağırlayan yapı, Bizans İmparatorluğu’nun son dönemlerinden günümüze kadar ulaşmış kıymetli bir ibadethane.
18. İstanbul Arkeoloji Müzeleri İstanbul’un oldukça kadim bir ilçesi olan Fatih’te, Osman Hamdi Bey yokuşunda bulunan İstanbul Arkeoloji Müzeleri, üç farklı binadan oluşan bir müze merkezi. Aynı zamanda İstanbul’un en görkemli müzelerinden bir tanesi olarak biliniyor ve geniş bir coğrafyanın tarihi ve kültürel yapısına ışık tutuyor.
19. Türk ve İslam Eserleri Müzesi İstanbul’un Fatih ilçesinde yer alan Türk ve İslam Eserleri Müzesi, İslam sanat eserlerinin toplandığı ilk Türk müzesi olma ünvanına sahip. Hafta içi ve hafta sonu her gün ziyarete açık olan müze 09:00–18:30 saatleri arasında kapılarını misafirlerine açıyor.
20. Rum Ortodoks Patrikhanesi İstanbul'un tarihi semtlerinden Fener'de yer alan Rum Ortodoks Patrikhanesi, Hristiyanlık tarihinin en önemli merkezlerinden biridir. Kökleri 4. yüzyıla dayanan Patrikhanenin geçmişi Bizans İmparatorluğu'na kadar uzanmaktadır. Patrikhanenin tarihsel önemi, Doğu Hıristiyanlığının ruhani merkezi olmasından kaynaklanır.
21. Fener Rum Ortodoks Patrikhanesi İstanbul’un Fatih ilçesine bağlı Fener semtinde yer alan Fener Rum Ortodoks Patrikhanesi, Hristiyan Ortodoksluğun en önemli dini merkezlerinden biri olarak kabul ediliyor. Bizans İmparatorluğu döneminden itibaren otorite sahibi olan patrikhane, Doğu Ortodoks Kilisesi'nin merkeziymiş.
22. İstanbul Demiryolu Müzesi Demiryolu ve kent tarihine ilgi duyanlar için, İstanbul’da kaçırılmaması gereken bir keşif durağı var: İstanbul Demiryolu Müzesi. 23 Eylül 2005 tarihinde Sirkeci Garı’nın içinde ziyarete açılan bu küçük ama etkileyici müze, demiryolu kültürünü yansıtan çok sayıda önemli esere ev sahipliği yapıyor.
23. Türkiye İş Bankası Müzesi Türkiye İş Bankası Müzesi, İstanbul’un Fatih ilçesine bağlı Eminönü semtinde tarih, finans ve bankacılık alanlarına meraklı olan ziyaretçilerini ağırlamayı sürdürüyor. Tarihi Yenicami Şubesi’nde yer alan müzede ülkenin finansal açıdan kalkınma sürecini kronolojik olarak takip etmek, aynı zamanda da Cumhuriyet dönemi bankacılık faaliyetleri hakkında detaylı bilgiler öğrenmek mümkün.
24. Atik Mustafa Paşa (Hz. Cabir) Camii İstanbul’un Fatih ilçesine bağlı Ayvansaray Mahallesi’nde ve Balat semtinin yanı başında yer alan Atik Mustafa Paşa Camii, Bizans döneminde Kristos Pantepoptes Kilisesi olarak inşa edilmiş tarihi bir yapı.
25. Rüstem Paşa Camii İstanbul’un Fatih ilçesinde, Eminönü çarşı bölgesinde yer alan Rüstem Paşa Camii, Osmanlı mimarisinin en güzel ve etkileyici örneklerinden biri. Kanuni Sultan Süleyman’ın damadı ve sadrazamı Rüstem Paşa’nın adına, Mimar Sinan tarafından inşa edilmiş.
26. Büyük Yeni Han İstanbul’un hâlen ayakta duran tarihi hanlarından biri olan Büyük Yeni Han, yolu Eminönü ve Kapalıçarşı taraflarına düşen yerli ve yabancı turistler tarafından yoğun ilgi görüyor. Sultan III. Mustafa’nın hükümdar olduğu 1764 yılında inşa ettirilmiş olan tarihi yapı, uzun yıllar boyunca kentin ticaret hayatına çok önemli katkılarda bulunmuş.
27. Büyük Valide Han İstanbul’un en ünlü, turistik ve büyük ticaret merkezi, elbette Kapalıçarşı. Ancak Kapalıçarşı’nın bulunduğu bölgede, ondan biraz daha küçük olsa da bir o kadar etkileyici ve tarihi atmosfere sahip, başka hanlar da bulunuyor. Bunlardan biri olan Büyük Valide Han, Osmanlı döneminden kente miras kalan görkemli ticaret yapılarından.
28. Zincirli Han İstanbul’un dünyaca ünlü Kapalıçarşı'sının hemen yanı başında yer alan Zincirli Han, kentin tarihi mirası içinde önemli bir yere sahip. Osmanlı döneminde aktif kullanılan ticaret hanlarından biri ve hâlen ayakta. 18. yüzyılın sonlarına doğru inşa edilmiş olan yapı, dönemin ticaret hayatında önemli roller oynamış.
29. Nuruosmaniye Camii Osmanlı barok mimarisinin İstanbul’daki en önemli temsilcilerinden biri olarak görülen Nuruosmaniye Camii, 18. yüzyılın ortalarında inşa edilmiş. Kapalıçarşı’nın girişinde ve Çemberlitaş semtinin sınırları içinde bulunuyor. Osmanlı mimarisinde batılılaşma eğilimlerinin başladığı dönemde tasarlanmış olması sebebiyle, bu devrin mimarisinde bir dönüm noktası olarak kabul ediliyor.
30. Sirkeci Garı İstanbul’un ev sahipliği yaptığı en önemli ve görkemli yapılardan biri olan Sirkeci Tren Garı, kentin tarihi ve kültürel mirası içinde önemli bir yere sahip. Temelleri, 11 Şubat 1888 tarihinde, II. Abdülhamit’in hükümdar olduğu dönemde atılmış. Mimar August Jasmund’un tasarımının hayata geçirildiği inşa süreci, 3 Kasım 1890 tarihinde tamamlanmış.
31. İslam Bilim ve Teknoloji Tarihi Müzesi İstanbul’un meşhur Gülhane Parkı'nın içinde yer alan İslam Bilim ve Teknoloji Tarihi Müzesi, kentin en dikkat çekici müzelerinden biri. 24 Mayıs 2008 tarihinden beri ziyaretçilerini ağırlayan müze, Prof. Dr. Fuat Sezgin'in önderliğinde kurulmuş. O gün bugündür, İslam medeniyetinin bilim ve teknoloji dünyasına katkılarını sergilemeye ve yansıtmaya devam ediyor.
32. Tarihi Yarımada (Suriçi) Tarihi Yarımada, İstanbul Fatih'te yer alır ve zengin bir geçmişe sahiptir. Bizans döneminde, bölge Constantinopolis'in bir parçasıydı ve şehrin kalbi olarak kabul ediliyordu. Roma İmparatorluğu'nun doğu başkenti olan şehir, Hristiyan dünyasının merkezi konumundaydı.
33. Ahrida Sinagogu İsmini Makedonya’nın Ohri kasabasından, yani kurucularının geldikleri yerden alan Ahrida Sinagogu, günümüzde Balat semtinin Kürkçü Çeşme Sokağı’nda bulunuyor. 1693 yılına tarihlenen bir ferman, bize bu tarihi yapının İstanbul’un fethinden önce var olduğunu gösteriyor.
34. Topkapı Sarayı İstanbul’un en çok ziyaret edilen mekanlarından bir tanesi olan Topkapı Sarayı Müzesi, Fatih ilçesinin Cankurtaran mahallesinde yer alıyor. Osmanlı İmparatorluğu’nun hüküm sürdüğü, 15. yüzyıldan 19. yüzyıla kadar Merkez Saray olarak kullanılmış olan Topkapı Sarayı, dünyanın en zengin müzeleri arasında bulunuyor.
35. Çinili Köşk (Fatih Müzesi) Fatih Sultan Mehmet’in Topkapı Sarayı sınırları içinde inşa ettirdiği ilk yapı olan Çinili Köşk, Arkeoloji Müzesi’nin tam karşısında kalan iki katlı yazlık bir köşk. 1472 yılında inşa edilen bu görkemli yapı, aynı zamanda Osmanlı döneminde İstanbul’da yaptırılan en eski sivil mimarlık örneklerinden biri olarak varlığını koruyor.
36. Fatih Camii Büyük camiler, Osmanlı döneminde ibadethane işlevlerinin yanı sıra, sosyal yaşam açısından da önemli bir yer tutuyormuş. Camilerin içinde medreselerin, imarethanelerin, hamamların ve kütüphanelerin inşa edilmesi; Osmanlı’nın külliye kültürünü sürdüren en önemli faktörlerden biri.
37. Aya İrini Kilisesi Müzesi Topkapı Sarayı’nın birinci avlusunda yer alan Aya İrini Kilisesi, Bizans’ın ilk kilisesi olması nedeniyle tarihte oldukça önemli bir yere sahip. Roma İmparatoru Konstantin, bu yapıyı İstanbul’u yeniden kurduğu sırada, yani 330’lu yıllarda inşa ettirmiş.
38. Süleymaniye Camii İstanbul’un tarihi mekanları saymakla bitmez. Bunlardan ilk akla gelenler arasında ise Süleymaniye Camii’ni söyleyebiliriz. Kanuni Sultan Süleyman’ın emri ile kendi adına yapılmaya başlanan, klasik Osmanlı mimarisi örneklerinden olan camii ve külliye, Suriçi’nde bulunan İstanbul’un üçüncü tepesine konumlanmış.
39. Ayasofya Camii Birçok kişi tarafından “Dünyanın Sekizinci Harikası” olarak tanımlanan ve geçmişten günümüze dek ulaşan en etkileyici yapılardan biri olan Ayasofya, onu ziyaret eden herkesi büyüleyebilecek detayları içinde barındıran bir tasarıma sahip. Keza sanat ve mimarlık tarihinde de hem işlevselliği hem de ihtişamı nedeniyle oldukça önemli bir yer tutuyor.
40. Kapalı Çarşı (İstanbul) Tarihçesi 15. yüzyıla, yani Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u fethetmesini takip eden sürece kadar uzanan Kapalıçarşı; yalnızca ülkemizin değil, dünyanın en büyük ve görkemli çarşılarından biri. Ülkemize yabancı ülkelerden gelen turistlerin Grand Bazaar olarak adlandırdığı bu gözde yapı, yaklaşık beş buçuk asırlık bir tarihe sahip.
41. Sveti Stefan Kilisesi (Demir Kilise) İstanbul’un Tarihi Yarımada bölgesinde ve Fatih’e bağlı Haliç semtinde bulunan Sveti Stefan Kilisesi, dünyada tamamen demirden inşa edilmiş olan tek Ortodoks kilisesi olma özelliğine sahip. Bu sebeple halk arasında Demir Kilise olarak da adlandırılıyor.
42. Yerebatan Sarnıcı İstanbul’un Avrupa Yakası’nda bulunan Yerebatan Sarnıcı Müzesi, Fatih’in Yerebatan Caddesi’nde yer alıyor. İstanbul’un en mistik, en görkemli yapılarından olan Yerebatan Sarnıcı, Bizans döneminin görkemini günümüze kadar taşımayı başarıyor. Bazilika Sarnıcı adıyla da bilinen bu sarnıç, Bizans İmparatoru Justinyan tarafından yaptırılmış.
43. Ahi Çelebi Camii İstanbul’un en turistik duraklarından biri olan Eminönü semtinde yer alan Ahi Çelebi Camii, hem tarihi ve kültürel hem de dini açıdan büyük önem taşıyan bir yapı. Halk arasında "Kanlıfırın Mescidi" ve "Yemişçiler Camii" olarak da anılan tarihi ibadethane, İstanbul'un fethinden sonraki dönemde sur dışında inşa edilen nadir camilerden biri olma özelliğini taşıyor.
44. Ferruh Kethüda Camii İstanbul’un Fatih ilçesine bağlı Ayvansaray mahallesinde yer alan Ferruh Kethüda Camii, yolu Balat, Fener ve Cibali taraflarına düşenlerin hemen dikkatini çekebilecek bir tarihi yapı. Mimar Sinan’ın imzasını taşıyan eser, Kanuni Sultan Süleyman’ın sadrazamı Semiz Ali Paşa’nın kethüdası olan Ferruh Ağa tarafından 1562-1563 yıllarında inşa ettirilmiş.
45. Surp Hıreşdagabed Ermeni Kilisesi İstanbul’un tarihi semtlerinden biri olan Balat’ta yer alan Surp Hıreşdagabed Ermeni Kilisesi, semtin en köklü ve etkileyici dini yapıları arasında. İsmi, Ermenicede “Kutsal Başmelek” anlamına geliyor. Tarih boyunca defalarca yangın ve yıkım facialarına maruz kaldığını bildiğimiz ibadethane, her yıkımın ardından yeniden inşa edilmiş.
46. Monologlar Müzesi İstanbul'un tarihi ve kültürel zenginlikleriyle ön plana çıkan semtlerinden Balat'ta bulunan Monologlar Müzesi, inovatif bir tiyatro deneyimi sunan bir proje sonucunda kente kazandırıldı. Üç sezon boyunca Yuvakimyon Rum Kız Lisesi’nde faaliyet gösteren proje, ilerleyen süreçte Balat’tın Mürselpaşa Caddesi’nde bulunan yeni mekanına geçiş yaptı.
47. Tekfur Sarayı Müzesi Bizans döneminden günümüze kadar ulaşabilen nadir saray yapılarından biri olan Tekfur Sarayı, İstanbul’un Fatih ilçesine bağlı Ayvansaray Mahallesi’nde yer alıyor. Geç Bizans döneminin mimari özelliklerini yansıtan tarihi yapı, Osmanlı döneminde Tekfur Sarayı olarak adlandırılmaya başlamış.
48. II. Bayezid Türk Hamam Kültürü Müzesi İstanbul Üniversitesi bünyesinde faaliyet gösteren II. Bayezid Türk Hamam Kültürü Müzesi, Osmanlı dönemi hamam kültürünü tanıtmak ve gelecek nesillere aktarmak amacıyla kurulmuş. Müzenin en etkileyici özelliklerinden biri, ziyaretçilerini tarihi bir hamamın içinde ağırlıyor olması.
49. Cibali Kapısı Haliç kıyısında uzanan Cibali, İstanbul’un tarihi dokusunu yaşatan, renkli ve karakteristik semtlerinden biri. Fener ve Balat ile birlikte, bölgenin en turistik yerleşim yerleri arasında yer alıyor. Osmanlı döneminde inşa edilen camileri ve hamamları ile öne çıkan semt, tarihi surlarla çevrili.
50. Tahta Minare Camii İstanbul’un tarihi semtlerinden biri olan Balat’ta yer alan Tahta Minare Camii, kentin tarihi dokusunu yansıtan kıymetli bir ibadethane. Fatih Sultan Mehmet tarafından 1458 yılında inşa ettirilmiş. İsmini, geçmişte sahip olduğu ahşap minareden alıyor.
İstanbul'un stratejik konumu ve tarih boyunca üstlendiği merkezi rol, şehrin kültürel mirasına da zenginlik katmıştır. Tarihi İpek Yolu ve Baharat Yolu gibi önemli ticaret güzergâhlarının kesişim noktasında konumlanan tarihi çarşılar, bedestenler ve hanlar, şehrin ticaret geleneğini ve ekonomik yapısını günümüze taşıyan canlı kültür mekânlarıdır. Farklı dinlere ve etnik kökenlere mensup toplulukların bir arada yaşama kültürünü yansıtan sinagoglar, kiliseler ve camiler, İstanbul'un kozmopolit yapısının ve hoşgörü geleneğinin en önemli simgeleridir. Geleneksel mahalle dokusunu, sosyal yaşam kültürünü ve kentsel hafızayı yansıtan tarihi sokaklar, meydanlar ve çeşmeler, şehrin gündelik yaşamına dair ipuçları sunan değerli kültür varlıklarıdır. Endüstri devrimiyle birlikte ortaya çıkan fabrikalar, elektrik santralleri ve modern ulaşım yapıları ise, İstanbul'un modernleşme sürecine tanıklık eden endüstriyel miras örnekleri olarak koruma altına alınmıştır.
Son yıllarda gerçekleştirilen kapsamlı restorasyon projeleri ve kültür turizmine yönelik yatırımlar, İstanbul'un eşsiz mirasının korunmasına ve dünya çapında tanıtılmasına önemli katkılar sağlamaktadır. UNESCO Dünya Miras Listesi'nde yer alan kültür varlıklarıyla İstanbul, küresel ölçekte en çok ziyaret edilen kültür turizmi destinasyonlarından biri haline gelmiştir. Kent içi kültür rotaları, tematik müze turları ve dijital uygulamalarla desteklenen interaktif tarih gezileri, ziyaretçilere şehrin katmanlı tarihini keşfetme imkânı sunmaktadır. İstanbul'un müzeleri ve tarihi yapıları, sadece geçmişe dair bilgiler sunmakla kalmayıp, aynı zamanda medeniyetler arası diyaloğun, kültürel çeşitliliğin ve insanlığın ortak mirasının en değerli tanıkları olarak gelecek nesillere aktarılması gereken evrensel bir kültürel hazinedir.
İstanbul'a Gitmek İçin 10 Neden
1. İki Kıtayı Birleştiren Eşsiz Coğrafi Konum
İstanbul, Asya ve Avrupa kıtalarını birleştiren dünyadaki tek metropol olarak benzersiz bir coğrafi konuma sahiptir. Boğaz'ın iki yakasında yer alan şehir, iki farklı dünya arasında köprü görevi görürken, ziyaretçilere aynı gün içinde iki kıtada bulunma deneyimi yaşatmaktadır. Bu eşsiz konumu sayesinde binlerce yıl boyunca farklı medeniyetlerin kesişme noktası olan İstanbul, Doğu ve Batı kültürlerinin harmanlandığı çok katmanlı bir kültürel mirasa ev sahipliği yapmaktadır.
2. Zengin Tarihi Miras ve Dünya Kültür Mirası Alanları
İstanbul, 8000 yılı aşkın tarihi boyunca Roma, Bizans ve Osmanlı İmparatorluklarına başkentlik yapmış olmanın izlerini taşıyan açık hava müzesi niteliğindedir. UNESCO Dünya Miras Listesi'nde yer alan Tarihi Yarımada'da bulunan Ayasofya, Topkapı Sarayı, Sultanahmet Camii ve Yerebatan Sarnıcı gibi ikonik yapılar, ziyaretçilere eşsiz bir tarih yolculuğu sunmaktadır. Galata Kulesi, Dolmabahçe Sarayı, Rumeli Hisarı ve sayısız tarihi cami, kilise, sinagog ve hanlar, farklı medeniyetlerin ve dinlerin bir arada yaşama kültürünün en etkileyici örnekleri olarak şehrin her köşesinde karşınıza çıkmaktadır.
3. Büyüleyici Boğaz Manzarası ve Deniz Kültürü
İstanbul Boğazı, şehrin kalbinden geçen mavi bir koridor olarak dünyanın en etkileyici doğal güzelliklerinden birini oluşturmaktadır. Ortaköy, Bebek, Arnavutköy, Rumeli Hisarı ve Emirgan gibi semtlerde Boğaz'ın eşsiz manzarasını izlemek, tarih boyunca şairlere ve ressamlara ilham kaynağı olmuştur. Vapur seferleri, Boğaz turu tekneleri ve yalılar arasında yapılan geziler, İstanbul'un denizle kurduğu özel bağı deneyimleme fırsatı sunarken, gün batımında Boğaz'ın altın rengine bürünen suları eşliğinde yenen bir akşam yemeği unutulmaz anılar bırakmaktadır.
4. Eşsiz Gastronomi Deneyimi ve Lezzet Durakları
İstanbul, Osmanlı saray mutfağından sokak lezzetlerine, bölgesel Anadolu mutfaklarından uluslararası gurme restoranlara kadar uzanan zengin bir gastronomi dünyası sunmaktadır. Karaköy'deki trend kafelerden Sultanahmet'teki tarihi lokantalara, Eminönü'ndeki balık ekmekçilerden Beyoğlu'ndaki meyhanelere kadar her köşede farklı bir lezzet keşfedebilirsiniz. Türk kahvesi, baklava, künefe, kebap çeşitleri, meyhane kültürü ve zengin kahvaltı geleneği, İstanbul'u gurme gezginler için vazgeçilmez bir destinasyon haline getirirken, Michelin yıldızlı restoranlar ve yerel esnaf lokantaları aynı şehirde yan yana varlıklarını sürdürmektedir.
5. Canlı Kültür-Sanat Hayatı ve Festival Zenginliği
İstanbul, yıl boyunca düzenlenen uluslararası festival, bienal, konser ve sanat etkinlikleriyle dünyanın en dinamik kültür-sanat merkezlerinden biri olarak öne çıkmaktadır. İstanbul Film Festivali, İstanbul Bienali, İstanbul Caz Festivali ve Contemporary Istanbul gibi prestijli etkinlikler, dünya çapında sanatçıları ve sanatseverleri bir araya getirmektedir. İstanbul Modern, Pera Müzesi, Arter, Sakıp Sabancı Müzesi ve SALT gibi çağdaş sanat kurumlarının yanı sıra tarihi Atatürk Kültür Merkezi, Zorlu PSM ve Babylon gibi performans mekanları, şehrin kültürel dokusunu zenginleştiren unsurlardır.
6. Alışveriş Cenneti ve Benzersiz Çarşılar
İstanbul, dünyanın en eski ve büyük kapalı çarşılarından biri olan Kapalı Çarşı'dan modern alışveriş merkezlerine kadar her zevke ve bütçeye hitap eden alışveriş imkanlarıyla ziyaretçilerini büyülemektedir. Mısır Çarşısı'nın baharatları, İstiklal Caddesi'nin mağazaları, Nişantaşı'nın lüks butikleri ve antika dükkanlarıyla dolu Çukurcuma, alışveriş tutkunları için keşfedilmeyi bekleyen hazinelerdir. Ayrıca İstinyePark, Zorlu Center, Kanyon gibi dünya standartlarındaki alışveriş merkezleri, yerel üreticilerden global markalara, el sanatlarından çağdaş tasarımlara kadar geniş bir yelpazede ürün çeşitliliği sunmaktadır.
7. Renkli Gece Hayatı ve Eğlence Seçenekleri
İstanbul, gün batımından şafağa kadar canlılığını koruyan gece hayatıyla her yaştan ve her zevkten ziyaretçiye hitap eden eğlence seçenekleri sunmaktadır. Beyoğlu'nun tarihi barları, Karaköy'ün eğlence mekanları, Boğaz kıyısındaki lüks gece kulüpleri ve Kadıköy'ün alternatif sahneleri, şehrin gece hayatının çeşitliliğini yansıtan örneklerdir. Canlı müzik performansları, DJ setleri, geleneksel Türk müziği dinletileri ve dünya mutfaklarının en iyi örneklerini sunan restoranlar, İstanbul gecelerini unutulmaz kılarken, farklı semtlerde farklı karakterlere bürünen eğlence kültürü, keşfedilmeyi bekleyen bir deneyimdir.
8. Hamamlar, Çay Bahçeleri ve Özgün Yaşam Kültürü
İstanbul, yüzlerce yıllık hamam kültüründen çay bahçelerine, nargile kafelerden meyhane geleneğine kadar uzanan özgün yaşam pratikleriyle ziyaretçilerine otantik deneyimler sunmaktadır. Tarihi Çemberlitaş Hamamı gibi asırlık hamamlarda geleneksel Türk hamamı ritüelini deneyimlemek, Pierre Loti Tepesi'nde Haliç manzarası eşliğinde çay içmek ya da Çınaraltı çay bahçelerinde vakit geçirmek, şehrin gündelik yaşamına dahil olma fırsatı vermektedir. Bu eşsiz kültürel pratikler, İstanbul'u sadece görülecek yerleriyle değil, yaşanacak deneyimleriyle de benzersiz kılan unsurlardır ve şehrin ruhuyla gerçek bir bağ kurma imkanı sunmaktadır.
9. Doğal Güzellikler ve Yeşil Alanlar
İstanbul, yoğun metropol yaşamının içinde nefes aldıran muhteşem doğal güzelliklere ve yeşil alanlara sahiptir. Belgrad Ormanı, Atatürk Arboretumu, Emirgan Korusu ve Fethi Paşa Korusu gibi geniş yeşil alanlar, şehrin gürültüsünden uzaklaşmak isteyenler için ideal kaçış noktalarıdır. Prens Adaları olarak bilinen Adalar, araç trafiğinin olmadığı sakin atmosferi, plajları ve çam ormanlarıyla günübirlik bir doğa kaçamağı sunarken, Yıldız Parkı ve Gülhane Parkı gibi tarihi parklar, şehir merkezinde doğayla buluşma fırsatı vermektedir.
10. Stratejik Konum ve Ulaşım Merkezi
İstanbul, Avrupa, Asya ve Orta Doğu arasındaki stratejik konumuyla önemli bir uluslararası ulaşım merkezi olarak küresel bağlantı noktası işlevi görmektedir. İstanbul Havalimanı ve Sabiha Gökçen Havalimanı, dünyanın dört bir yanına direkt uçuşlarla erişim imkanı sağlarken, şehir içi ulaşımda metro, metrobüs, tramvay, feribot ve Marmaray gibi çeşitli seçenekler bulunmaktadır. Bu gelişmiş ulaşım ağı, İstanbul'u hem iş seyahatleri hem de aktarmalı yolculuklar için ideal bir nokta haline getirirken, şehrin farklı bölgelerini keşfetmeyi ve iki kıta arasında kolayca geçiş yapmayı mümkün kılmaktadır.
İstanbul Müze ve Tarihi Yer Önerileri
İstanbul, dünyanın en önemli kültür başkentlerinden biri olarak, zengin tarihsel mirası ve eşsiz coğrafi konumuyla ziyaretçilerine benzersiz bir deneyim sunmaktadır. Şehrin müzeleri ve tarihi yapıları, farklı medeniyetlerin ve kültürlerin harmanlanmasıyla oluşan çok katmanlı bir mirası yansıtmakta ve adeta açık hava müzesi niteliği taşımaktadır. Arkeolojik eserlerden imparatorluk hazinelerine, kutsal emanetlerden çağdaş sanat eserlerine uzanan geniş bir yelpazede koleksiyonlar barındıran İstanbul müzeleri, ziyaretçilere eşsiz bir kültürel keşif yolculuğu vaat etmektedir.
İstanbul'un kent dokusunu şekillendiren tarihi yapılar, Bizans'tan Osmanlı'ya uzanan geniş bir zaman dilimini kapsayan mimari üslupların en seçkin örneklerini temsil etmektedir. İhtişamlı saraylar, camiler ve kiliseler, taş işçiliği, hat sanatı ve çini gibi geleneksel sanatların en zarif detaylarıyla bezeli olup, şehrin görsel zenginliğine katkıda bulunmaktadır. Aynı zamanda ticari hanlar, çarşılar ve geleneksel Türk evleri gibi sivil mimari örnekleri, İstanbul'un gündelik yaşam kültürüne ve sosyal dokusuna ışık tutmaktadır.
Kültür turizminin küresel ölçekte gözde destinasyonlarından biri olan İstanbul, sahip olduğu zengin mirası korumak ve gelecek nesillere aktarmak için kapsamlı çalışmalar yürütmektedir. Müzelerde ve tarihi mekânlarda uygulanan yenilikçi sergileme yöntemleri, interaktif deneyimler ve dijital uygulamalar, ziyaretçilerin kültürel miras unsurlarıyla daha etkin bir şekilde etkileşime geçmesini mümkün kılmaktadır. Ayrıca uluslararası işbirlikleri, bilimsel araştırmalar ve restorasyon projeleriyle İstanbul'un kültürel envanteri sürekli olarak zenginleştirilmektedir.
İstanbul, sadece geçmişe dair izler sunmakla kalmayıp, aynı zamanda canlı bir kültürel üretim ve paylaşım merkezidir. Şehrin ev sahipliği yaptığı festivaller, sanat bienalleri, konserler ve performanslar, çağdaş kültür-sanat alanındaki dinamizmi yansıtmakta ve küresel ölçekte kültürlerarası diyaloğa zemin hazırlamaktadır. Tarihi yapıların yeniden işlevlendirilerek kültür-sanat mekânlarına dönüştürülmesi, endüstriyel mirasın korunması ve yaratıcı endüstrilerin desteklenmesi gibi uygulamalar, İstanbul'un kültürel mirasını yaşayan bir değere dönüştürmektedir.
Sonuç olarak, İstanbul müzeleri ve tarihi yapılarıyla dünya kültür mirasına eşsiz bir katkı sunmaktadır. Geçmişin izlerini günümüze taşıyan bu kültürel hazineler, farklı medeniyetlerin ve kültürlerin kesişim noktasında yer alan İstanbul'un kimliğini oluşturan en değerli unsurlardır. İstanbul, kültür turizminde hak ettiği küresel konumu pekiştirmek ve insanlığın ortak değerlerini gelecek kuşaklara aktarmak misyonuyla, kültürel mirasını koruma, yaşatma ve tanıtma çabalarını sürdürmektedir.
İstanbul: Üç İmparatorluğun Mirası ve Dünya Kültür Başkenti
İstanbul, büyüleyici bir coğrafi konumda, Asya ile Avrupa kıtalarını birbirine bağlayan eşsiz bir şehir olarak, Roma, Bizans ve Osmanlı olmak üzere üç büyük imparatorluğa başkentlik yapmış olmanın izlerini taşımaktadır. UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi'nde yer alan sayısız yapının bulunduğu şehir, bu kadim medeniyetlerin bıraktığı mimari şaheserleri, kültürel zenginlikleri ve tarihi dokusuyla adeta bir açık hava müzesi niteliğindedir. Ayasofya, Topkapı Sarayı, Sultanahmet Camii, Yerebatan Sarnıcı, Kapalıçarşı ve Galata Kulesi gibi dünyaca ünlü yapıların yanı sıra, her köşe başında karşınıza çıkan kiliseler, camiler, sinagoglar, çeşmeler ve hanlar, farklı medeniyetlerin ve dinlerin bir arada yaşama kültürünün en etkileyici örnekleri olarak şehrin her yanına yayılmıştır.
İstanbul'un modern sergileme teknikleriyle donatılmış müzeleri, arkeolojik eserlerden imparatorluk hazinelerine, kutsal emanetlerden çağdaş sanat eserlerine kadar geniş bir yelpazede koleksiyonlar sunarak ziyaretçilerine kapsamlı bir kültürel keşif deneyimi yaşatmaktadır. İstanbul Arkeoloji Müzeleri, Türk ve İslam Eserleri Müzesi, İslam Bilim ve Teknoloji Tarihi Müzesi, Enerji Müzesi, Panorama 1453 Tarih Müzesi ve Arter gibi kurumlar, şehrin çok katmanlı kültürel mirasını farklı boyutlarıyla ele alarak, dijital uygulamalar, interaktif sergi alanları ve çok dilli rehberlik hizmetleriyle her yaştan ziyaretçiye hitap etmektedir. Şehrin silüetine hakim olan bu tarihi yapılar ve müzeler, taş işçiliği, çini sanatı, hat sanatı, vitray ve ahşap oymacılığın en güzel örnekleriyle bezenerek, ziyaretçilerine görsel bir şölen sunmaktadır.
İstanbul, kültürel zenginliğinin yanında, Boğaz'ın eşsiz manzarası, zengin mutfak kültürü, canlı sanat hayatı, alışveriş imkanları ve renkli gece hayatıyla da ziyaretçilerine unutulmaz deneyimler vaat etmektedir. Ortaköy, Bebek, Arnavutköy gibi semtlerde Boğaz'ın büyüleyici manzarasını izlemek, Osmanlı saray mutfağından sokak lezzetlerine uzanan gastronomi yolculuğuna çıkmak, İstanbul Film Festivali, İstanbul Bienali ve İstanbul Caz Festivali gibi uluslararası etkinliklere katılmak, dünyanın en eski ve büyük kapalı çarşılarından biri olan Kapalıçarşı'da geleneksel el sanatları ürünlerini keşfetmek, İstanbul deneyiminin vazgeçilmez parçalarıdır. Belgrad Ormanı, Atatürk Arboretumu, Emirgan Korusu ve Prens Adaları gibi doğal güzellikler ise, yoğun şehir hayatı içinde nefes alınabilecek yeşil alanlar olarak öne çıkmaktadır.
İstanbul'un stratejik konumu ve ulaşım ağı, şehri global bir bağlantı noktası haline getirirken, son yıllarda gerçekleştirilen kapsamlı restorasyon projeleri ve kültür turizmine yönelik yatırımlar, bu eşsiz mirasın korunmasına ve dünya çapında tanıtılmasına önemli katkılar sağlamaktadır. Kent içi kültür rotaları, tematik müze turları ve dijital uygulamalarla desteklenen interaktif tarih gezileri, ziyaretçilere şehrin katmanlı tarihini keşfetme imkanı sunarken, profesyonel rehberler eşliğinde düzenlenen turlar, İstanbul'un derinlikli tarihini ve kültürünü anlamak için önemli fırsatlar yaratmaktadır. Yerel yönetimlerin, kültür kurumlarının ve sivil toplum kuruluşlarının işbirliğiyle düzenlenen uluslararası etkinlikler, şehrin tarihsel dokusunu canlı tutarken küresel kültür diyaloguna da katkı sağlamakta ve İstanbul'u dünyanın en önemli kültür başkentlerinden biri olarak konumlandırmaktadır.
İstanbul, sadece tarihi ve kültürel bir hazine olarak değil, aynı zamanda yaşayan ve sürekli dönüşen dinamik bir metropol olarak, geçmişin izleriyle modern şehir yaşamını harmonik bir şekilde buluşturmayı başarmış eşsiz bir destinasyondur. Müzelerde ve tarihi mekanlarda düzenlenen eğitim programları, atölye çalışmaları ve kültürel etkinlikler, özellikle genç nesillerde tarih bilinci ve kültürel miras duyarlılığını geliştirmeyi hedeflerken, tarihi yapıların yeniden işlevlendirilerek kültür-sanat mekanlarına dönüştürülmesi, endüstriyel mirasın korunması ve yaratıcı endüstrilerin desteklenmesi gibi uygulamalar, İstanbul'un kültürel mirasını yaşayan bir değere dönüştürmektedir. İstanbul'un müzeleri ve tarihi yapıları, medeniyetler arası diyaloğun, kültürel çeşitliliğin ve insanlığın ortak mirasının en değerli tanıkları olarak gelecek nesillere aktarılması gereken evrensel bir kültürel hazine niteliğinde olup, her yıl milyonlarca yerli ve yabancı ziyaretçiyi ağırlayarak dünya kültür turizmi içindeki merkezi konumunu pekiştirmektedir.