nerdeneredenerdenerede

Yerebatan Sarnıcı

Alemdar
Yerebatan Sarnıcı

İstanbul’un Avrupa Yakası’nda bulunan Yerebatan Sarnıcı Müzesi, Fatih’in Yerebatan Caddesi’nde yer alıyor. İstanbul’un en mistik, en görkemli yapılarından olan Yerebatan Sarnıcı, Bizans döneminin görkemini günümüze kadar taşımayı başarıyor. Bazilika Sarnıcı adıyla da bilinen bu sarnıç, Bizans İmparatoru Justinyan tarafından yaptırılmış. Tam tarihi kesin olarak bilinmese de 500’lü yılların ortalarında inşa edildiği düşünülüyor. Yerebatan Sarnıcı olarak adlandırılmasının nedeni ise devasa yapıların suya gömülmesi ve eşsiz bir görüntü oluşturması.

Yerebatan Sarnıcı için doğal bir müze denilebilir. Sarnıç, 140 metre uzunluğunda ve 70 metre genişliğinde olan son derece heybetli bir yapı. Yeraltına doğru 52 basamaklı taş bir merdivenden indikten sonra 9 m yüksekliğinde tam 336 sütun ile karşılaşıyorsunuz. Toplamda on iki sıra ve her sırada da yirmi sekiz tane sütun bulunuyor. Bu sütunlar mükemmel bir görselliğe sahip olsa da asıl görevi tavanın ağırlığını taşıyor olmaları. Mermerlerden yontularak yapılmış olan sütunlar, dönemin mimari anlamda ne kadar ileride olduğunu gözler önüne seriyor. Ayrıca Yerebatan Sarnıcı Müzesi’nin en özel yapıları Medusa başı bulunan sütunlar olarak biliniyor. Roma Dönemi heykel işçiliğini gösteren Medusa başı tüm dünyadan milyonlarca ziyaretçinin müzeye akın etmesindeki asıl sebep olarak görülüyor.

Sultanahmet’de bulunan Yerebatan Sarnıcı Müzesi normalde haftanın yedi günü ziyaretçilerini ağırlıyor. Kış mevsiminde sabah 09:00 ile 17:00 saatleri arasında, yaz mevsiminde de 09:00 ile 18:00 saatlerinde ziyaret edebiliyorsunuz. Fakat günümüzde yapılan restorasyon çalışmaları nedeniyle geçici olarak ziyarete kapalı.

İstanbul’un Hazinelerinden Yerebatan Sarnıcı

Son derece görkemli bir tarihe sahip olan İstanbul’da, bu tarihçenin izlerini sürebileceğimiz birbirinden değerli yapılar ve kültür varlıkları bulunuyor. Söz konusu kültür varlıklarının başında gelen yapılardan biri de hiç şüphesiz ki Yerebatan Sarnıcı. Tarihi binlerce yıl öncesine dayanan ve suyun içinden yükselen eşsiz bir tasarıma sahip olan Yerebatan Sarnıcı, İstanbul gezilecek yerler listelerinin de vazgeçilmez durakları arasında. Çağının çok ötesine geçen tasarımı, gizemli atmosferi ve yenilenen yüzüyle bu görkemli yapı, yeni nesil müzecilik anlayışıyla ziyaretçilerini ağırlamayı sürdürüyor.

Peki, günümüzde Yerebatan Sarnıcı açık mı? Hangi saatler arasında ziyaret edilebiliyor? Yerebatan Sarnıcı giriş ücreti neye göre belirleniyor? Yerebatan Sarnıcı nerede ve buraya ulaşım nasıl sağlanıyor? Tüm bu soruların yanıtlarını öğrenmek ve Yerebatan Sarnıcı tarihi hakkında bilgi edinmek istiyorsanız sizin için hazırladığımız rehberi gözden geçirebilirsiniz.

Yerebatan Sarnıcı Tarihi Nedir?

Yerebatan Sarnıcı tarihi Bizans İmparatoru I. Justinianus’un hükümdar olduğu 527-565 yılları arasına kadar uzanıyor. I. Justinianus bu görkemli sarnıcı suyun içinden yükselen çok sayıda mermer sütunla inşa ettirdiği için, ismi halk arasında “Yerebatan” olarak kalmış. Ancak Latincede Cisterna Basilica şeklinde adlandırılıyor. Yerebatan Sarnıcı’nın bulunduğu yerde daha önceki zamanlarda bir Stoa Bazilikası yer aldığı için, bazı kaynaklarda hâlen Bazilika Sarnıcı ismiyle geçiyor.

İstanbul’un en büyük kapalı sarnıcı olma unvanına da sahip olan Yerebatan Sarnıcı, 80 bin ton su depolama kapasitesiyle gerçek bir şaheser. Üstelik, benzerlerine kıyasla daha fazla devşirme taşıyıcı elemanı da bünyesinde barındırıyor. Yaklaşık bin metrekarelik bir alana yayılan bu yapının uzunluğu 140 metreye, genişliği de 70 metreye kadar ulaşıyor. Dikdörtgen formda tasarlanmış olan sarnıç, kendine has atmosferiyle ziyaretçilerini kendine hayran bırakıyor.

Çeşitli kaynaklardan alınan bilgilere göre, I. Justinianus bu sarnıcı su yollarından ve yağmurdan toplanan suyu dağıtarak kentin su ihtiyacını karşılamak için inşa ettirmiş. Suyu asırlar boyunca hem imparatorların içinde yaşadığı Büyük Saray’a hem de civardaki yapılara dağıtan Yerebatan Sarnıcı, tarihi su yolları arasında yer alan Hadrianus İsale Hattı’ndan da kaynak sağlamış.

Yerebatan Sarnıcı, her biri dokuz metre yüksekliğinde olan ve birbirlerine 4,8 metre aralıklarla yerleştirilmiş tam 336 sütunu içinde barındırıyor. Yapıda on iki farklı sıra var ve bunların her biri yirmi sekizer sütundan oluşuyor. Sütunlar farklı mermer türlerinden yontularak inşa edilmiş. Sarnıcın içine taş bir merdiven aracılığıyla iniliyor.

Sütunların boyutları ve yerleştirilme aralıkları birebir aynı olsa da başlıkları farklı. Bazılarında sade başlıklar, bazılarında ise Korint üslubunu taşıyan tasarımlar görüyoruz. Sütunların birçoğu silindir formunda olsa da köşeli ya da yivli olanlarına da rastlanıyor.

Yerebatan Sarnıcı Bizans döneminde asırlar boyu kentin su ihtiyacını karşılama görevini üstlendikten sonra, İstanbul’un fethinin ardından da Topkapı Sarayı’nın su gereksinimi için kullanılmış. Topkapı Sarayı civarında konutlar inşa edilmeye başlanınca, yavaş yavaş halkın kullanımına da açılmış. Batı toplumlarının bu eşsiz yapıyı fark etmesi ise 16. yüzyılın ortalarında gerçekleşmiş.

1544-1555 yılları arasında İstanbul’da ikamet eden Fransız doğa bilimci Petrus Gyllius, Yerebatan Sarnıcı’nı keşfeden ilk Batılı isim olmuş. Keza yapının ölçüleri hakkındaki ilk tespitler de yine Gyllius’un imzasını taşıyor. Gyllius’un notlarında sarnıçtan kovalarla su çekildiği, içinin kandillerle ışıklandırıldığı ve hatta sarnıcın içinde balık avlandığı yazıyor.

Yerebatan Sarnıcı Hikayesi Nedir?

Yerebatan Sarnıcı tarihi birçok farklı kaynak aracılığıyla kesinleştirilmiş durumda. Ancak bu yapının bir de asırlardır kulaktan kulağa dolaşan birçok efsanesi var elbette. Bu efsaneler ağırlıklı olarak sarnıcın simgesi haline gelmiş Medusa başlarına dayanıyor. Sütun kaidelerinde karşımıza çıkan Medusa başları, sarnıcın hem batısında hem de doğusunda bulunuyor. Batıdaki Medusa başı ters, doğudaki ise yatay şekilde konumlandırılmış. Roma heykel sanatının eşsiz örneklerini oluşturan bu sütun başları, Yerebatan Sarnıcı hikayesi konulu efsanelerin de ardının arkasının kesilmemesini sağlıyor.

Medusa, çeşitli efsanelerde farklı şekilde hayat bulan bir karakter. Bir efsanede Yunan mitolojisinde yer altı dünyasında yaşayan üç dişi canavardan bahsediliyor. Gorgon olarak adlandırılan bu canavarlar, üç kız kardeş. Bunlardan biri de Medusa ve en önemli özelliği kendisine bakan herkesi taşa çevirebilme gücüne sahip olması. Bu efsanede Medusa, yılan başlı olarak tasvir ediliyor.

Bir diğer efsanede ise Medusa’nın simsiyah gözlü ve uzun saçlı güzel bir kız olarak anlatıldığını görüyoruz. Rivayete göre Zeus’un oğlu Perseus’a kalbini kaptırmış olan Medusa, Perseus’a sevdalı bir tanrıça olan Athena tarafından çok kıskanılıyormuş. Kıskançlığına yenik düşen Athena, Medusa’nın güzelliğini elinden almak için onun uzun saçlarını birer yılana çevirmiş. Yetmemiş, Medusa’yı baktığı herkesi taşa dönüştürmekle lanetlemiş. Athena’nın laneti sonrasında Perseus Medusa’nın başını kesmiş ve gücünü de böylece ele geçirerek nice düşmanını yenmiş.

Yerebatan Sarnıcı Nerede Bulunmaktadır?

Yerebatan Sarnıcı ya da günümüzdeki resmi ismiyle Yerebatan Sarnıcı Müzesi, İstanbul’un Fatih ilçesine bağlı Sultanahmet semtinin sınırları içinde. Alemdar Mahallesi’ndeki Yerebatan Caddesi’nin üzerinde bulunuyor. Yerebatan Sarnıcı’nın açık adresi ise şu şekilde:

Yerebatan Cad. Alemdar Mah. 1/3 34410 Sultanahmet-Fatih/İSTANBUL

Yerebatan Sarnıcı’nın içinde yer aldığı bölge, zaten İstanbul’un tarihi açıdan en zengin bölgelerinden biri. Sultanahmet Meydanı, Sultanahmet Camii, Gülhane Parkı, Topkapı Sarayı ve Ayasofya gibi birbirinden önemli keşif durakları da Yerebatan Sarnıcı’na çok yakın konumda.

Bu sebeple yerli ve yabancı turistler genellikle birkaç keşif durağını aynı gün içinde ziyaret etmeyi tercih ediyor. Siz de bir ya da birkaç gün içinde dört dörtlük bir Tarihi Yarımada turu planlayabilir ve Fatih ilçesi sınırlarında bulunan tarihi hazineleri keşfe çıkabilirsiniz.

Yerebatan Sarnıcı’na Nasıl Gidilir?

Yerebatan Sarnıcı son derece merkezi bir konumda bulunduğu için, buraya ulaşmanın birden fazla yolu var. Eğer kendi aracınızla gitmeyi değil, toplu taşıma kullanmayı seçiyorsanız; aslında buraya ulaşmanın en kolay yolu T1 Kabataş-Bağcılar Tramvay Hattı’na binip Sultanahmet durağında inmek. Bu duraktan Yerebatan Sarnıcı’na ulaşmak için yalnızca iki ya da üç dakika yürümeniz yeterli oluyor.

Söz konusu hat Bağcılar’dan başlayıp Merter, Cevizlibağ, Aksaray, Topkapı, Beyazıt, Kapalıçarşı, Sultanahmet, Gülhane, Sirkeci, Eminönü, Karaköy ve Tophane gibi turistik duraklara da uğruyor. Bu sebeple de İstanbul’un en gözde turistik duraklarını gezmek isteyen kişiler tarafından çok sık kullanılıyor.

Taksim’den Yerebatan Sarnıcı Müzesi’ne gitmek için otobüs hatlarını kullanmanız da mümkün. Eğer hava güzelse ve yürümeyi seviyorsanız, Yerebatan Sarnıcı’na yaklaşık 20-30 dakikalık bir yürüyüşün sonunda da ulaşabilirsiniz.

Yerebatan Sarnıcı Müzesi’ne Anadolu Yakası’ndan gitmeyi planlıyorsanız, en pratik ve hızlı toplu taşıma aracı vapur ya da Marmaray olacaktır. Marmaray’dan ya da vapurdan Eminönü’nde indikten sonra yine az önce sözünü ettiğimiz tramvay hattı aracılığıyla Sultanahmet’e ulaşabilirsiniz.

Yerebatan Sarnıcı Restorasyon Süreci

Yerebatan Sarnıcı tarihte ilk kez Osmanlı döneminde, III. Ahmet’in hükümdarlığı sırasında onarılmış. Mimar Kayserili Mehmet Ağa tarafından gerçekleştirilen bu onarım çalışmasının ikincisi ise II. Abdülhamid döneminde gerçekleştirilmiş. İlerleyen süreçte de dönem dönem onarımdan geçmiş. 1955-1960 yılları arasında sarnıcın dokuz sütunu kırılma tehlikesiyle karşı karşıya kalınca, bu yapı unsurları bir beton tabakasıyla kaplanmış ve dondurulmuş.

1985-1987 yılları arasındaki zaman diliminde de İstanbul Büyükşehir Belediyesi ilk kez sarnıçta son derece kapsamlı bir temizlik ve onarım çalışması başlatmış. Keza az önce sözünü ettiğimiz Medusa başları da bu çalışma sırasında fark edilmiş. Çalışmanın tamamlandığı 1987 yılında, İBB Yerebatan Sarnıcı’nı bir müze olarak ziyarete açmış. Hâlen de müze işlevini koruyor.

2019 yerel seçimlerinin ardından İBB Miras ekipleri tarafından yapılan çalışmalar, Yerebatan Sarnıcı Müzesi’nin olası büyük İstanbul depremine karşı çok ciddi bir risk taşıdığını gösterdi. Bu sebeple İBB Miras ekipleri, arkeolojik restorasyon ilkesiyle sarnıcı çeşitli doğal afetlere karşı güçlendirmeye ve modern müzecilik anlayışına uygun bir şekilde yeniden kente kazandırmaya karar verdi.

Bu doğrultuda başlayan Yerebatan Sarnıcı restorasyon çalışmaları, yaklaşık iki yıl boyunca devam ederek 22 Temmuz 2022 tarihinde sonlandırıldı. Bu tarihte törenle yeniden ziyaretçilerine kapılarını açan Yerebatan Sarnıcı, artık olası İstanbul depremine karşı daha dayanıklı durumda.

Yerebatan Sarnıcı restorasyon çalışmalarının sağladığı katkılar, yalnızca bu görkemli yapıyı doğal afetlere karşı mümkün olduğunca koruma altına almaktan ibaret değil. Bu çalışmalar kapsamında sarnıcın eski betonarme yürüyüş yolu yenilenerek yapının kimliğine uygun, hafif ve modüler çelikten üretilmiş yeni bir yürüyüş platformu inşa edildi. Bu parkur sarnıçla ziyaretçiler arasındaki mesafeyi kısalttı. Üstelik, sarnıcın derinliğinin ve görkeminin daha net bir şekilde hissedilmesini sağladı.

Yerebatan Sarnıcı restorasyon çalışmalarının bize kazandırdığı bir diğer yenilik de çimentolu döşemelerin temizlenmesi oldu. Söz konusu temizlik sayesinde ilk kez, sarnıcın içindeki yaklaşık 1500 yıllık tuğla döşemeleri görebiliyoruz. Ayrıca, restorasyon çalışmalarında yapılan aydınlatma tasarımı da yapının gizemli ve mistik atmosferini güçlendiriyor. Artık Yerebatan Sarnıcı daha da ilgi çekici, modern ve bütünsel bir kimlik taşıyan bir yapı gibi görünüyor.

Yerebatan Sarnıcı Açık mı?

Yerebatan Sarnıcı söz konusu restorasyon süreci boyunca geçici olarak ziyarete kapanmıştı. Bu süreçte “Yerebatan Sarnıcı açık mı?” sorusu da çok araştırıldı. 22 Temmuz 2022 tarihinden beri, sarnıç tıpkı eskiden olduğu gibi ziyaret edilebiliyor. Ziyaretler haftanın her günü 09:00 ile 18:00 saatleri arasında gerçekleştiriliyor. Giriş biletleri gişeden ya da Passo’dan online şekilde satın alınabiliyor.

Yerebatan Sarnıcı Kültür Bakanlığı’na bağlı bir kurum değil. Bu nedenle girişte Müze Kart geçmiyor. Biletleri kredi kartı ya da TL cinsinden nakit kullanarak satın alabilirsiniz. Döviz herhangi bir koşulda kabul edilmiyor. Eğer online şekilde indirimli bilet satın aldıysanız, sarnıca girerken kimlik göstermeniz gerekiyor. Satın aldığınız biletle aynı gün içinde müzeye yalnızca bir kez giriş yapabiliyorsunuz. Biletler iade edilmiyor.

Yerebatan Sarnıcı Giriş Ücreti

Gelelim Yerebatan Sarnıcı giriş ücreti hakkında bilgi vermeye: Restorasyon sürecinin ardından Yerebatan Sarnıcı fiyat politikası da değişti. Artık Yerebatan Sarnıcı giriş ücreti yerli ve yabancı ziyaretçiler için farklı şekilde belirleniyor. 2022 yılı sonu itibarıyla ücretlendirme şu şekilde:

  • Yerli Ziyaretçi: 50 TL
  • Yabancı Ziyaretçi: 190 TL
  • Öğrenci: 20 TL
  • Öğretmen: 20 TL
  • 65 Yaş Üstü Ziyaretçi: Ücretsiz
  • Engelli Kimliği Olan Ziyaretçi: Ücretsiz
  • Engelli Refakatçi Kartı Sahibi Ziyaretçi: Ücretsiz (kimlik göstermek kaydıyla)

Yerebatan Sarnıcı fiyat politikası zaman içinde değişiklik gösterebiliyor. Bu nedenle, listelediğimiz ücret bilgileri de bu yazıyı ne zaman okuduğunuza bağlı olarak değişmiş olabilir. En güncel bilgiye ulaşmak için Yerebatan Sarnıcı Müzesi’nin resmi sitesini ziyaret edebilirsiniz.

Yorumlar
26.11.2021 - 18:18
Sarnıç, su depolamak üzere yapılmış üstü kapalı veya açık havuz anlamına gelmektedir. Bu bağlamda İstanbul'un en büyük kapalı sarnıcı olan Yerebatan Sarnıcı, tuğla ile örülü tavanı, çapraz tonozları ve mistik atmosferi ile gerçekten görmeye değer yapılardan bir tanesidir.

100.000 ton su depolama kapasitesine sahip olan sarnıç Bizans döneminde imparatorların sarayının ve çevresindeki geniş bir alanın su ihtiyacını karşılamıştır. 1453 yılında Fatih'in İstanbul'u fethinden sonra bir süre daha kullanılmış ve Topkapı Sarayı'nın bahçelerine su vermiştir. Suyun içinde yükselen mermer sütunlar sebebiyle halk arasında Yerebatan Sarayı olarak anılan sarnıcı, Osmanlılar şehirde kendi su tesislerini kurduktan kullanmamışlardır. Sütunlar arasında kaide olarak kullanılmış olan Medusa başı heykeli hakkında bir takım efsaneler vardır.

Tarihi yarımadada Sultan Ahmet Camii, Ayasofya Müzesi gibi eserlere yakınlığı ile de İstanbul gezisi sırasında listeye alınması gereken bir yapıdır. Atmosferi destekleyen ışıklandırmasıyla da gözlere keyif veren eser, İstanbul Büyükşehir Belediyesi girişimlerinden Kültür A.Ş. tarafından işletiliyor.

Yerebatan Sarnıcı, müze olarak ziyarete açık olmasının yanı sıra hem ulusal hem de uluslararası etkinliklerin de vazgeçilmez mekanlarından birisi konumundadır.
18.07.2021 - 11:51
Gerçekten büyüleyici bir atmosferi var.
İlgili İçerikler

Doğu Anadolu Bölgesi’nin en önemli şehirlerinden bir tanesi olan Erzincan, saklı güzellikleri ile keşfedilmeyi bekleyen ve ziyaret edilmeyi hak eden...

Eski ismi olan Bozok olan Yozgat, Türkiye’nin küçük şehirlerinden bir tanesidir. Doğal güzelliklerinin yanı sıra, tarihçesi de son derece köklüdür....

Bir yanına görkemli Toros Dağları’nı, bir yanına da Seyhan Nehri’ni almış olan Adana, ülkemizin turistik açıdan en etkileyici kentlerinden biri....

Doğu Anadolu Bölgesi’nin en özel şehirlerinden bir tanesi olan Elazığ’ın eski çağlardaki adı Harput’tur. Yukarı Fırat havzasının doğal güzelliklerini bünyesinde...

Masal diyarını andıran travertenleri, meşhur kaplıcaları ve tarih kokan antik kentleriyle Denizli, yeni yerler keşfetmeyi sevenler için adeta bir hazine...

Ülkemizin termal turizm başkentlerinden biri olan Afyonkarahisar, hem sağlık ve huzur hem de tarih  ve doğa dolu bir kaçamak arayanlar...

Türkiye’nin görülmesi gereken noktalarından olan Sivas’a gitmeyi planlayanlar için bir “Sivas gezilecek yerler listesi” hazırlayalım dedik. Kolları sıvadık, “burayı görmeden...

Türkiye’nin en yüksek zirvesine ev sahipliği yapan Ağrı, görkemli doğası ve zengin tarihiyle Doğu Anadolu’nun en etkileyici şehirlerinden biri. İsmini,...

Spil Dağı’nın eteklerine yayılmış olan Manisa, hem tarih hem de doğa tutkunları için ilgi çekici bir keşif durağı. Osmanlı döneminde...

Ülkemizin en turistik kentlerinden biri olan Balıkesir, Ege ile Marmara’nın kesiştiği bölgede yer alması sayesinde doğanın cömert mirasından fazlasıyla nasibini...

Ege ile Anadolu topraklarının bağlandığı noktada yer alan Uşak, antik çağlardan beri yerleşim tarihine sahip. Bu sayede günümüze de çok...

Kayseri mutfağı o kadar zengin ki, birçoğumuz Kayseri dendiğinde ilk olarak aklımıza bu nefis lezzetleri getiriyoruz. Ancak kentin gastronomi alanındaki...

Doğu Anadolu Bölgesi’nin turistik açıdan en çok ilgi çeken şehirlerinden biri olan Erzurum, hem doğal güzellikleri hem de tarihi mirası...

Doğu Anadolu Bölgesi, her şehri ile keşfedilmeyi hak eden birçok tarihi, kültürel ve doğal değere sahip bir coğrafyadır. Batının denizi...

Tarihi geçmişi antik çağlara kadar uzanan Aksaray, İç Anadolu Bölgesi’nde yer alan küçük bir şehrimizdir. Büyük bölümü Konya havzasında ve...

Ülkemizin her bir köşesinde mutlaka görülmesi gereken gizli cevherler bulunuyor. Karabük’ün küçücük bir ilçesi olan Safranbolu da bunlardan bir tanesi....

Ege Bölgesi’nin en sevilen tatil merkezlerinden biri olan Kuşadası, özellikle Aydın ve İzmir’de yaşayanlar için mükemmel bir kaçış noktası. Aydın’ın...

Kastamonu, Batı Karadeniz’in incisi. Doğası büyük oranda korunabilmiş ve hem yeşil hem de mavi sevenler için harika manzaralar sunan Kastamonu’da...

Çanakkale’nin Ayvacık ilçesine bağlı olan Assos, ülkemizde bol bol kafa dinleyebileceğiniz ve tertemiz havayı içinize çekerek tatil yapabileceğiniz en cazip...

Trakya Bölgesi’nin turistik açıdan en çok ilgi gören noktalarından biri olan Edirne, hem tarihi değerleri hem de doğal güzellikleri açısından...

Roma İmparatoru Jül Sezar’ın “Geldim, gördüm, yendim” anlamına gelen meşhur “Veni, vidi, vici” sözünü sarfettiği, özellikle Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinden...

Çorum, tarihi dokusu ve doğal güzellikleriyle herkes tarafından keşfedilmeyi bekleyen bir şehir. Anadolu'nun kalbinde yer alan bu kent, yakın geçmişte...

Batı Karadeniz Bölgesi’nin büyüleyici coğrafyasının içinde; hem İstanbul’a hem de Ankara’ya yalnızca birkaç saat uzaklıkta hem de deniz kıyısında bulunan...

Batı Karadeniz’in en ilgi çekici kentlerinden biri olan Zonguldak, aynı zamanda ülkemizin taş kömürü madenleri alanında en zengin şehri olma...

Bolu, doğa tutkunları için gerçek bir yeryüzü cenneti. Başta Abant Gölü Tabiat Parkı ve Yedigöller Milli Parkı olmak üzere, il...

Keşfetmekle bitiremeyeceğiniz kadar çok sayıda tarihi değeri ve doğal güzelliği bir arada görmek için ziyaret edebileceğiniz en ideal şehirlerimizden biri...

Birbirinden etkileyici doğa harikalarını yakından görmek ve bunu yaparken kalabalıklardan uzak kalmak istiyorsanız, Isparta ülkemizde ziyaret edebileceğiniz en ideal kentlerden...

Kars, turistik anlamda henüz hâlen hak ettiği ilgiyi görmeyen ve içinde birbirinden etkileyici nice zenginlik barındıran bir şehir. Öyle ki,...

İstanbul’un tarihi ve kültürel mozaiğini en güzel yansıtan semtlerden biri olan Balat, adeta zamanın durduğu bir yer. Daracık sokaklarında yürürken...

İstanbul’un derya deniz tarihçesini keşfetmek, kentin ruhunu hissetmek ve olağanüstü zenginlikteki mirasına tanıklık etmek için rotanızı çevirebileceğiniz semtlerin başında Eminönü...

İstanbul’un kalbinin attığı yerlerden biri olan Taksim, hareketli atmosferi ve enerjisiyle her daim keşfe değer bir destinasyon. Kentin açık ara...

Ege Bölgesi’nin gözde tatil merkezlerinden biri olan Didim; masmavi denizi, altın rengi kumsalları ve tarihi zenginlikleriyle dolu dolu geçecek bir...

Antik çağların izini sürebileceğiniz, Akdeniz’in eşsiz sahillerinin tadını çıkarabileceğiniz, adeta bir keşif cenneti: Side. Özellikle son yıllarda adını genellikle lüks...

Denizli’nin nüfus bakımından en büyük ilçesi olan Pamukkale, ülkemizin en önemli termal turizm merkezlerinden biri. Yerleşim tarihi antik çağlarda başlamış...

Bolu’nun Mudurnu ilçesi sınırları içinde bulunan Abant Gölü, kentin en ünlü doğal güzelliklerinin başında geliyor. Öyle ki, gölün çevresindeki bölge...

Çanakkale’ye bağlı Gökçeada, ülkemizin yüzölçümü bakımından en büyük adası. Ege Denizi’nin masmavi sularında, binbir farklı doğal güzelliğe ve son derece...

Antalya’nın kent merkezine yaklaşık 150 kilometre uzaklıkta bulunan ilçesi Demre, aynı zamanda kentin doğal güzellikleri ve tarihi mirasıyla en ön...

İzmir’in Selçuk ilçesine bağlı Şirince, ülkemizin en güzel dağ köylerinden biri. Tarihi dokusu ve estetiğiyle adeta tabloyu andıran sokakları, Rum...

İstanbul sınırlarından çıkmadan mavi bayraklı plajlara, bakir koylara, yemyeşil ormanlara ve doğayla iç içe konaklama işletmelerine ulaşmak istiyorsanız, doğru adres,...

İstanbul’un Adalar ilçesinin, yani Prens Adaları’nın en büyüğü olan Büyükada, metropol hayatının kalabalık ve stresli atmosferinden uzaklaşmak isteyenler için harika...

Gönül rahatlığıyla “bir sanat şehri” olarak nitelendirebileceğimiz İstanbul, asırlardır yaratıcı ruhların buluşma noktası. Tarihi yapıları kadar sanat galerileriyle de dikkat...

Her köşesinden tarihi ve kültürel zenginlikler fışkıran İstanbul, müze gezmeyi sevenler için de adeta bir keşif cenneti. Her adımda geçmişin...

İstanbul’un tarih kokan sokaklarını keşfetmek istiyorsanız, her biri Beyoğlu ilçesine bağlı olan Karaköy, Galata ve Tophane semtleri ideal bir başlangıç...

Yaz tatili dendiğinde herkesin aklına gelen ilk üç yerden biridir, Çeşme. Geçmişte İzmirlilerin sıcaklar bastırdığında yazlıklarına kaçtığı sevimli bir sahil...

Doğa, tarih, gastronomi, kültür, gece hayatı, spor… Alanya’da hakikaten ne ararsanız var. Antalya’nın güzeller güzeli ilçesi, her türden tatil ve...

Tarihçesi Türklerin Orta Asya’dan Anadolu’ya göçmesiyle başlayan hamam kültürü, günümüzde hâlen yaşatılıyor. Bu geleneksel kültürün izlerini en verimli şekilde sürebileceğimiz...

Yahya Kemal’in “Sade bir semtini sevmek bile ömre değer.” dediği, Orhan Veli’nin gözleri kapalı dinlediği, Cahit Sıtkı’nın “gökyüzü mahallesi”, Sezai...

Türkiye'deki En Önemli Tarihi Yapılar ve YerlerTürkiye, tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapmış zengin bir kültürel mirasa sahiptir....

Dünyanın turizm açısından en popüler şehirlerinden birisi olan İstanbul için, aylarca gezseniz bile bitiremeyeceğiniz kadar kalabalık bir keşif listesi oluşturmanız...

Bir şehri, ülkeyi, kültürü daha yakından tanımak ya da tarihsel bir yolculuğa çıkmak için yapabileceğiniz en doğru ve keyifli şeylerden...

İstanbul şarkılara, şiirlere ve romanlara konu olmuş, nice imparatorluklar devirmiş kadim bir şehir. Tarih bu şehri beslemiş, büyütmüş ve her...

Dört dörtlük bir balık ziyafeti çekmek isteyenler için, İstanbul adeta bir cennet. Kentin birçok farklı ilçesinde ve semtinde, rüştünü çoktan...

Şehrin kaosu ve gürültüsünden kaçmak… yok yok, sizi klişelerle muhatap etmek değil niyetim. Yeşil alan görme isteğinizin şehrin gürültüsünden sıkılmanızla...

Bodrum, Türkiye'de özellikle yerli gezginler, seyahat severler için açık ara akla ilk gelen yerlerden birisi. "Halikarnas Balıkçısı" mahlası ile tanıdığımız...

Ülkemizin tarihiyle ilgi çekici şehirlerinden biri Diyarbakır. Uzunlukta Çin Seddi ve İstanbul Surlarından sonra gelen ama güzelliğiyle eşi benzeri olmayan...

Tarih, kültür, sanat… birçok konuda dönüp baktığımız bir kıta Avrupa. Keza güncel olaylarda da sıkça ilgimizi çekiyor; kimilerini Türkiye kadar...

Artvin, Karadeniz Bölgesi’nin belki de en bakir kalabilmiş kentlerinden biri. Hâlen neredeyse hiç el değmemiş doğal güzelikleri, görkemli ormanları, ünlü...

Doğu Karadeniz’in masal kenti Rize, dünyaca ünlü doğal güzelliklere ev sahipliği yapan büyüleyici bir şehir. Karadeniz’in bol yağışlı ve hırçın...

Ülkemize ev sahipliği yapan bu bereketli coğrafya tarih boyunca sayısız medeniyeti ağırladı. Bu sayede biz de bugün çok zengin bir...

Ülkemizin hem yerli hem de yabancı turistler tarafından en çok ilgi gören tatil merkezlerinden biri olan Marmaris, her yıl ortalama...

Görkemli ormanlar, tarihi yürüyüş yolları, asırlara meydan okuyan kalıntılar, bakir koylar, yarı tropik bir bitki örtüsü, endemik türler, tertemiz plajlar…...

Türkiye’nin en kuzeyinde, Batı Karadeniz’in de en doğusunda bulunan Sinop; asırlar boyunca önemli bir liman kenti olduğu için bugüne dek...

Anadolu medeniyetlerinin en önemli beşiklerinden biri olarak görülen bir coğrafyada bulunan Gaziantep, esasen çok zengin bir tarihi ve kültürel mirasa...

Batı Karadeniz’in doğal güzellikleriyle ün salmış kenti Bartın, özellikle bahar ve yaz aylarında yerli ve yabancı turistlerden yoğun ilgi görüyor....

Upuzun sahilleri, tarihi mirasları ve yeryüzü cennetini andıran doğal güzellikleriyle Giresun; Doğu Karadeniz’in en büyüleyici kentlerinden biri. Özellikle doğa tutkunlarının...

Karadeniz’in nüfus bakımından en büyük kenti olan Samsun, tarihçesi ilk çağlara kadar uzanan kadim bir kent. Kurtuluş Savaşı’nın başlangıç anına...

Yaz turizmi açısından bir cazibe merkezine dönüşen yerleşim yerlerinin hem avantajları hem de dezavantajları var. Fethiye, Bodrum, Marmaris ve Çeşme...

Kendine has bir ruhu olan tatil merkezlerinde vakit geçirmek, gerçekten ayrı bir keyif. Çünkü turizm potansiyeli yüksek olan ve her...

Ülkemiz, insanlık tarihi boyunca sayısız farklı medeniyete ev sahipliği yapan oldukça özel bir coğrafyada yer alıyor. Bu sayede, neredeyse her...

Muğla’nın yaz tatilleri ve doğa kaçamakları için en çok tercih edilen adreslerinden biri olan Köyceğiz ilçesi hem doğal güzellikleri hem...

Karadeniz’in dillere destan doğal güzelliklerini ve zengin tarihi mirasını keşfetmek isteyenler için, Ordu dört dörtlük bir destinasyon seçeneği oluşturuyor. Hem...

9,1

(3)

Benzer Şeyler
İstanbul Oyuncak Müzesi

İstanbul Oyuncak Müzesi, her çocuğun hatta her insanın hayatında çok önemli bir yeri olan oyuncakların...

Uçurtma Müzesi

Ülkemizde alanında ilk ve tek olan Uçurtma Müzesi, aynı zamanda dünyadaki 18 uçurtma müzesinden biri....

Yoros Kalesi

İstanbul’un Beykoz ilçesinin Anadolu Kavağı semtinde yer alan Yoros Kalesi, yaygın kanının aksine bir Ceneviz...