İstanbul’un en büyüleyici yeşil alanlarından biri olan Emirgan Korusu, kentin dikkat çekici müzelerinden birine de ev sahipliği yapıyor: İstanbul Lale Müzesi. Baharın müjdecisi sayılan güzeller güzeli lalenin hikayesini anlatan bu özel müze, Osmanlı döneminden kalma eski at ahırlarının titizlikle restore edilmesinin ardından kente kazandırılmış.
İstanbul Lale Müzesi’ni gezerken lalenin yalnızca güzel bir çiçek olmaktan ibaret olmadığını, aynı zamanda Türk kültürünün vazgeçilmez bir parçası olduğunu da göreceksiniz. Orta Asya steplerinden Anadolu topraklarına uzanan kronolojik bir yolculukta, kelimenin tam anlamıyla lalenin ebedi hikayesi anlatılıyor. Bin 500 metrekarelik alana yayılan müzede, iki ana sergi salonu mevcut. Burada lale dikiminde kullanılan geleneksel araçlar, el yazması tezhiplerdeki lale motifleri ve padişah kaftanlarındaki işlemeler gibi birbirinden değerli parçalar sergileniyor. Lale ayıklama elek araçları ve soğan dikim sabanları gibi objeler de dikkat çekici.
İstanbul Lale Vakfı tarafından işletilen kurum, çağdaş müzecilik anlayışı doğrultusunda interaktif bir konsepte sahip. Müze ziyaretçileri burada dijital ortamda lale motifli ebru tasarlayabiliyor ve kendi eserlerini basılı olarak alabiliyorlar. Çocuklar için özel olarak hazırlanan eğitim programları da minik ziyaretçilerin toprağa bizzat dokunarak lale soğanı dikmelerine imkan tanıyor.
Müzenin kütüphane bölümü, lale kültürüyle ilgilenenler için gerçek bir hazine niteliğinde. Peyzaj tasarımından soğan üretimine, edebiyattan sanat tarihine kadar geniş bir yelpazede kaynaklara ev sahipliği yapıyor. Yabancı dillerden çevrilen değerli eserlerin yanı sıra, lale motifli el sanatları ürünlerine dair detaylı eserler de burada mevcut. Üstelik, müzede hayata geçirilen Lalezar isimli proje sayesinde Emirgan Korusu’ndaki lalelerin türlerini ve özelliklerini keşfetmek de mümkün. Akıllı telefonunuzdan lalelerin yanlarında bulunan barkodları okutmanız yeterli.