Antalya'nın Finike ilçesi sınırları içinde ve Toçak Dağı'nın eteklerinde yer alan Limyra Antik Kenti, Türkiye'nin en önemli arkeolojik alanlarından biri. Antik dönemde "Zemuri" ismiyle bilinen bu kentte yerleşim, M.Ö. 5. yüzyılda başlamış. Tarihte özellikle Likya medeniyetinin başkenti olduğu dönemle hatırlanan şehir, en parlak çağını M.Ö. 4. yüzyılda, Likya Kralı Perikle’nin hükümdarlığı sırasında yaşanmış. Bu dönemde bölgenin siyasi ve kültürel merkezi haline gelmiş ve hem Roma hem de Bizans dönemlerinde de önemini korumuş. Ancak 8-9. yüzyıllarda yaşanan Arap akınları sonrasında yavaş yavaş terkedilmeye başlanmış.
Limyra Antik Kenti’ni ziyaret ettiğinizde ilk olarak Limyros Çayı'nın oluşturduğu doğal güzelliklerle karşılaşacaksınız. Çayın aktığı alan, antik yapıların bir kısmının sular altında kalmasına neden olmuş ama bu sayede de ortaya birbirinden etkileyici manzaralar çıkmış. Kentin en dikkat çekici yapılarından biri, Kral Perikle'nin anıt mezarı olan Heroon. M.Ö. 4. yüzyıla tarihlenen bu yapı, mimarisi açısından Ksanthos'taki ünlü Nereidler Anıtı’nı da andırıyor. Yapının önemli parçaları bugün Antalya Müzesi'nde sergileniyor.
Antik tiyatro, Limyra’da görülmesi gereken yapıların bir diğeri. Helenistik Dönem’den kalma olan tiyatro, M.S. 141 yılında büyük bir onarım geçirmiş. Dağın eteklerindeki akropol alanında yer alan tiyatrodan, bölgenin müthiş manzaralarını seyre dalmak mümkün. Bu alanda surlar, sarnıçlar ve Bizans döneminden kalma kilise kalıntıları da bulunuyor. Limyra Antik Kenti, aynı zamanda Likya Bölgesi'nin en zengin kaya mezarları koleksiyonuna sahip olmasıyla da ünlü. 400'ü aşkın kaya mezarının çoğunda Likya dilinde yazılmış kitabeler mevcut. Bu mezarlar antik Likya kültürü hakkında değerli bilgiler sunuyor.
Haftanın her günü 08:00 ile 21:00 saatleri arasında ziyarete açık olan Limyra Antik Kenti’ne girişler ücretli. Ancak MüzeKart’ınız varsa ören yerine ücretsiz giriş yapabilirsiniz.