Ülkemizin en gözde ve kendine has tatil merkezlerinden biri olan Kaş, hem tarihi mirası hem de doğal güzellikleriyle harika bir keşif cenneti. Kaş’ın sosyal hayatı ve plajları çok daha ön plana çıkıyor belki. Ancak söz konusu Likyalılara da başkentlik yapmış ve Güneş Ülkesi olarak nitelendirilmiş bir yerleşim yeri olduğu için, tarihi açıdan da çok büyük bir zenginlikten bahsedebiliyoruz. Kaş’ın tarihi açıdan en önemli miraslarından biri de Antiphellos Antik Kenti. Merkezden başlayıp Çukurbağ Yarımadası’na kadar kalıntılarını takip edebileceğiniz bu tarihi kent M.Ö. 6. yüzyılda kurulmuş. Liman kenti olması sayesinde Roma İmparatorluğu döneminde de önemini korumayı başarmış. Günümüzde Antiphellos’tan geriye kalan yapıların birçoğu yıkıntı halinde. Fakat antik tiyatro ve Kral Mezarı olmak üzere iki önemli yapı asırlara meydan okuyarak günümüze de sağlam bir şekilde ulaşmayı başarmış.
Antiphellos Antik Tiyatrosu, Anadolu coğrafyasında denize karşı olarak inşa edilmiş olan tek tiyatro olma özelliğine sahip. Nefis manzaralara karşı durması sayesinde de Kaş’ta sosyal hayatın önemli duraklarından birini oluşturuyor. Antiphellos’un bir diğer mirası olan Kral Mezarı ise Uzun Çarşı olarak adlandırılan bir caddenin üzerinde. Kaş’ın merkezinde bulunan bu cadde çok sayıda kafeteryaya, hediyelik eşya dükkanına, butiğe ve konaklama işletmesine ev sahipliği yapıyor. Kaş’ın merkezindeki diğer tüm sokaklar gibi yokuş yukarı şekilde ilerleyen cadde, Arnavut kaldırımları ve tarihi cumbalı ahşap evleriyle çok hoş bir atmosfere sahip.
Uzun Çarşı’da bulunan Kral Mezarı’nın üzerinde Likçe bir kitabe var ama günümüzde hâlen üzerinde ne yazdığı anlaşılamamış. Mezar kapağının köşelerinde de aslan başı motifleri dikkat çekiyor. Tek blok halinde inşa edilmiş olan eser, M.Ö. 4. yüzyıldan kalma. Eğer yolunuz Kaş’a düşerse Kral Mezarı’nı da yakından görmeden dönmeyin deriz.