Bodrum-Milas yolunda ilerlerken Ören Köyü yönüne doğru sapar ve yaklaşık 45 kilometre kadar devam ederseniz, Ege Bölgesi’nin en önemli arkeolojik alanlarından biri olarak görülen Keramos Antik Kenti ile karşılaşacaksınız. İsmi Yunancada çömlek anlamına gelen bu tarihi yerleşim, 2025 yılı itibarıyla hâlen restorasyondan ve/veya düzenlemeden geçirilmediği için harap halde. Ancak buna rağmen son derece etkileyici bir atmosfere sahip.
Keramos, ilk olarak Rodos egemenliğine girmiş, ilerleyen süreçte de bağımsızlığını elde etmeyi başarmış bir kent. M.Ö. 129 yılında Roma İmparatorluğu’nun bir eyaletine katılana kadar da önemini ve gücünü korumuş. Bugün ören yerini ziyaret edenlerin dikkatini ilk olarak, Meşekayası Dağı’nın üzerinde yükselen sur duvarları çekiyor. Altları büyük taşlarla örülmüş, üst tarafları da düzenli sıralarla dizilmiş olan bu surlara bakarak antik dönemin mühendislik harikalarını keşfetmek mümkün. Günümüzde yerel halk tarafından Bakıcak olarak adlandırılan kayalık terasta da görkemli tapınak kalıntıları var. Uzunlukları 25 metreye kadar ulaşan bu iki tapınağın Zeus Krysaoerus’a adanmış olduğu düşünülüyor.
Keramos’u gezerken ilk etapta gözünüze karşınıza yalnızca taş yığınları çıkıyor gibi görünebilir ama aslında her bir kalıntının ardında önemli detaylar saklı. Örneğin, kasabanın içinde bulunan ve Akyapı olarak adlandırılan yapı kompleksi, mimari açıdan son derece ustalıklı şekilde tasarlanmış. Kent merkezine giden yola dağılmış olan su sistemleri de altyapının oldukça gelişmiş olduğunu gösteriyor. Henüz düzenlenmediği içim, Keramos Antik Kenti’ne girişler ücretsiz.