Osmanlı mimarisinin erken dönem örneklerinden biri olan Nilüfer Hatun İmareti, günümüzde İznik’in en ünlü müzesine dönüştürülmüş durumda. 1388 yılında Sultan I. Murat tarafından annesi Nilüfer Hatun'un anısına imarethane olarak inşa ettirilen tarihi yapı, 1960 yılından bu yana Türk İslam Eserleri Müzesi olarak ziyaretçilerini ağırlıyor. Kısaca İznik Müzesi olarak da adlandırılan imaret, 14. yüzyıl Osmanlı mimarisinden kente miras kalan en değerli yapılardan. Onu özel kılan en önemli unsur ise Osmanlı mimarisinde ters "T" planının ilk kez uygulandığı yapı olması.
Renkli taş ve tuğla işçiliğiyle dikkat çeken İznik Nilüfer Hatun İmareti Türk İslam Eserleri Müzesi, 3 sıra tuğla ve 1 sıra taş tekniğiyle inşa edilmiş. Giriş kapısındaki kitabesi hâlen sağlam. Ana bölümdeki merkezde yer alan aydınlatma fenerli kubbe, yapının mimari açıdan ne kadar ileri bir teknikle inşa edildiğini gösteriyor. Bu merkezi mekandan geçilen yan bölümler de birer kubbeyle örtülü durumda. Müzenin bahçesinde İslami mezar taşları, kuyu bilezikleri, çeşme ve kitabeler sergileniyor.
Söz konusu İznik olunca, müzenin bir bölümünün meşhur İznik çinilerine ayrılması sürpriz değil elbette. Çini yapım ve pişirme aşamalarını gösteren canlandırmalar, müze ziyaretçilerine bu özel sanat dalının inceliklerini öğretme fırsatı sunuyor. Çeşitli medeniyetlere ait sikke koleksiyonu da oldukça zengin.
Aslında 2023 yılına kadar bu müze hem Türk İslam eserlerine hem de arkeolojik eserlere ev sahipliği yapıyordu ama bu tarihten itibaren arkeolojik eserler yeni müze binasına taşındı. Nilüfer Hatun İmareti Türk İslam eserlerine odaklanmaya devam ediyor. Ancak geçici olarak Roma ve Bizans dönemine ait bazı lahitler hala bahçede görülebiliyor. Pazartesi hariç her gün 08:00 ile 17:00 saatleri arasında ziyaret edebileceğiniz müzeye girişler ücretli. MüzeKart geçiyor.