Çatalca’ya bağlı İnceğiz Köyü, İstanbul’un en huzurlu ve güzel köylerinden biri. Bu köyün ev sahipliği yaptığı en önemli doğa harikası ise köy merkezinin yakınlarında bulunan İnceğiz Mağaraları. Karasu Deresi'nin oluşturduğu derin vadide yer alan mağaralar, insan eliyle şekillendirilmiş bir tür antik kompleks. Nitekim, yaklaşım 5 bin yıllık tarihçeleriyle İstanbul’un en eski yerleşim yapılarından biri olarak kabul ediliyorlar.
İnceğiz Mağaraları aslında doğal oluşumlar ama başta da belirttiğimiz üzere, asırlar önce insanlar tarafından da şekillendirilmişler. Başlangıçta 4 katlı bir yerleşim olanı olarak inşa edildikleri, ancak yıllar içinde depremler ve aşınma gibi sebepler neticesinde günümüzdeki görünümünü aldıkları biliniyor. Kayaların tamamına killi kireçtaşının oyulmasıyla şekil verilmiş. M.Ö. 5500 yıllarında bu doğal oyuklarda kurulan ilk yerleşim, M.Ö. 1200'lerde insan eliyle genişletilmeye başlanmış. O dönemin nüfusuna göre küçük bir kasaba burada rahatlıkla yaşayabiliyormuş.
M.S. 4. yüzyıldan itibaren Hristiyan manastırları olarak kullanılan İnceğiz Mağaraları’nda, bugün hala küçük bir şapel görülebiliyor. Odalardan birindeki büyük haç kabartması da bu yeraltı yerleşiminin dinî hayattaki önemini gösteren detaylar arasında. 11-12. yüzyıllarda en aktif dönemini yaşayan manastır kompleksi, o zamanlar üç ayrı bölümden oluşuyormuş. Günümüzde de binlerce yıl önce burada yaşamış insanların izlerini hala görebiliyoruz. Kayalara oyulmuş odalar, merdivenler ve nişler, o dönemin yaşam tarzı hakkında fikir veriyor. Ne yazık ki zamanla bazı kısımları tahrip olmuş, ama yine de tarihî değeri azalmıyor.
İnceğiz Mağaraları’nı meşhur kılan bir diğer faktör, Kemal Sunal’ın başrolünde olduğu Salako filminde de boy göstermiş olmaları. Hatta bu yüzden halk arasında genellikle Kemal Sunal Mağaraları olarak anılıyorlar. Mağara çevresinde hem mesire ve piknik alanları hem de kır lokantaları var. Bölgeye ulaşım sağlamak da oldukça kolay. Çatalca'dan Sarar yönüne giderken yolun 4. kilometresinde İnceğiz tabelasını göreceksiniz. İstanbul merkezinden sadece bir saatlik yolculukla ulaşabildiğiniz bu tarihi alan, hem arkeoloji meraklıları hem de doğaseverler için harika bir kaçış noktası.