Eminönü ile Kadıköy arasında vapurla seyahat ederken tüm görkemiyle karşınıza çıkan Haydarpaşa Garı, İstanbul’un en önemli ve etkileyici tarihi yapılarından biri. 1906 ile 1908 yılları arasında İstanbul-Bağdat Demiryolu’nun ilk istasyonu olarak inşa edilen bu yapı, geleneksel Osmanlı mimarisinden farklı bir tasarıma sahip. İki Alman mimar tarafından tasarlanan gar binası neo-klasik özellikler taşıyor. 1908 yılında halkın hizmetine açılan yapının ismi, Selimiye Kışlası’nın inşasında da büyük emek harcamış olan Haydar Paşa’dan geliyor. Sultan III. Selim kendi adını taşıyan bu kışlanın yapımında gösterdiği yoğun gayretler nedeniyle Haydar Paşa’ya bir jest yaparak bu semti Haydarpaşa olarak adlandırmış. Neticede, bu civarda inşa edilen gar binasının ismi de Haydarpaşa Garı kalmış.
3836 metrekarelik bir alanı kaplayan Haydarpaşa Garı, beş katlı bir yapı. 1100 ahşap kazık üstüne inşa edilen bina, Hereke’den getirtilen pembe granit taşlarla bezenmiş. Pencereler ise dikdörtgen süs kolonlarıyla süslenmiş. Hem zemin hem de asma katta Lefke-Osmaneli taşıyla kaplanmış cepheler yer alıyor. Osmanlı İmparatorluğu döneminde hem yolcu hem de yük taşımacılığı için bir istasyon olarak kullanılan Haydarpaşa Garı, ülkemizdeki demiryolu ağı genişledikçe daha da önemli ve sembolik bir değer kazanmış. Hatta birçok Türk filminde de Haydarpaşa Garı’nın ev sahipliği yaptığı kavuşma ve ayrılma sahneleri yer alıyor. Ne yazık ki, 2010 yılında Haydarpaşa Garı’nda çıkan bir yangın bu görkemli binanın çatısının büyük ölçüde tahrip olmasına yol açtı. Tüm ülkeyi üzüntüye boğan bu olayın ardından başlatılan yenileme çalışmaları, 2022 itibarıyla hâlen sürüyor.