Mersin’in Mut ilçesi sınırları içinde ve ilçe merkezinin yakınlarında yer alan Alahan Manastırı, Göksu Vadisi’ne bakan sarp bir yamacın üzerine inşa edilmiş. 1300 metre rakıma sahip olan tarihi yapı, Evliya Çelebi’nin “usta elinden yeni çıkmış gibi duruyor” diyerek övdüğü bir manastır. Hristiyanlık tarihinin önemli dini merkezlerinden biri olarak kabul ediliyor. Tarsuslu Aziz Paulus ve Barnabas gibi Hristiyan öncülerinin Anadolu’da yolculuk yaparken konakladıkları yerlerde inşa edilen kutsal yapılardan biri olduğunu da biliyoruz. Hristiyanlığın Kapadokya ve Likonya’da (Konya) yayılmaya başladığı dönemde, Alahan Manastırı ibadet etmek isteyenler için güvenli bir sığınak olarak kullanılmış.
İnşasına M.S. 5. yüzyılda başlandığı tahmin edilen Alahan Manastırı, uzun süre sonra tamamlanabilmiş. Hatta bu süreçte Bizans İmparatorluğu’nun hükümdarı birkaç kez değişmiş. Manastırın kurucusu olan rahip Tarasis’in mezarı da burada bulunuyor. Batı Kilisesi, Doğu Kilisesi, kaya oyma keşiş odaları, mezarlar ve avlu gibi çeşitli yapılara ev sahipliği yapan Alahan Manastırı, aslında bir kompleks şeklinde inşa edilmiş. Ancak Batı Kilisesi ne yazık ki günümüze ulaşamamış. Günümüzde, manastırdaki tüm yapılarda Bizans dönemi taş oymacılığının ve dini mimarinin ince işçilik örneklerini görmek mümkün. Hatta Doğu Kilisesi’nde, İstanbul’daki Ayasofya’ya benzer özellikler de görebiliyoruz.
Bölgede 1955-1972 yılları arasında İngiliz arkeolog Michael Gough’un başkanlığında yapılan kazı çalışmaları, Alahan Manastırı hakkında çok önemli bilgiler edinmemize vesile olmuş. Nitekim, yapıların birçoğu da bu dönemde gün yüzüne çıkarılmış. UNESCO Dünya Miras Listesi’ne de aday gösterilen Alahan Manastırı, Bizans dini mimarisinin en güzel örneklerinden biri olarak nitelendiriliyor. Hem tarihi derinliği hem de sanatsal detaylarıyla, bölgenin en etkileyici antik yapılarından biri olarak ziyaretçilerini ağırlıyor. Yolunuz Mersin’e düşerse, Alahan Manastırı’nı keşfetmeyi ve Göksu Vadisi’nin muhteşem manzaralarına tanıklık etmeyi unutmayın.