Karadeniz’in en batısında onlarca yıldır denizcilere kılavuzluk eden İğneada Feneri, Kırklareli’nin Demirköy ilçesine bağlı İğneada beldesinin ucunda yükseliyor. Belde merkezinden 4 kilometre mesafede bulunan tarihi fener, kıyı güvenliğine büyük önem veren Sultan Abdülmecit döneminde inşa ettirilmiş. Fransızların imzasını taşıması sebebiyle günümüzde hâlen halk arasında Fransız Feneri olarak adlandırılıyor. 1866 yılından beri ayakta duran İğneada Feneri’nin ışığı, hele ki inşa edildiği dönem göz önünde bulundurulursa, hakikaten çok güçlü. Eskiden gaz yağı ile aydınlatılan yapı, günümüzde güçlü ampuller ve yansıtıcılar sayesinde 20 mil uzağı bile aydınlatabiliyor.
Karadeniz’in hırçın dalgaları ve sürprizli yapısı düşünülürse, İğneada Feneri’nin ışığının denizciler için ne kadar büyük önem taşıdığı ortada. Denizden yüksekliği 44 metreye ulaşan yapı, yıllardır Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü bünyesinde ve ulusal miras statüsüyle koruma altında. Buradan manzara, tahmin edebileceğiniz üzere nefes kesici. Feneri yakından görmeye gelen ziyaretçilerin manzaranın da tadını doyasıya çıkarabilmesi için, yapının hemen altına küçük ve salaş bir kafe açılmış. Dilerseniz burada keyifli bir çay ya da kahve molası verebilir, bu esnada Karadeniz’in engin mavisine dalabilirsiniz. Ancak bu bölge epey rüzgarlı olabiliyor, bizden söylemesi.
İğneada Feneri’nin ışığının asırlardır kesilmemiş olması, kolektif bir emeğin ürünü. Örneğin, Selvet Nine, küçük yaşta gelin geldiği İğneada’da, eşi Osman Bey’in vefatından sonra 14 sene boyunca feneri bizzat çalıştırmış. Hatta kızlarından birini de bu tarihi yapının içinde dünyaya getirmiş. Bunca zorluk içinde bile denizi aydınlatma görevini üstlenen fener, bugün biraz bakımsız kalmış olsa da hâlen çok etkileyici bir görünüme sahip. İğneada’nın doğal güzelliklerini yakından görmek için, siz de tarihi deniz fenerinin yanı başında biraz soluklanabilir ve kendinizi manzaranın büyüleyiciliğine bırakabilirsiniz.











































































