Bursa, hakikaten sürprizlerle dolu bir şehir. Hem metropol hayatının olanaklarını ve ayrıcalıklarını hissettiriyor hem de bazı köyleri ve beldeleriyle sizi doğanın kucağına ve/veya tarih kokan sokaklara davet ediyor. Hatta bir köyü var ki, Uluabat Gölü’nün üzerinde yüzen minik bir adadan oluşuyor. Nilüfer ilçesine bağlı Gölyazı Köyü, bizce yolu Bursa’ya düşenlerin keşfetmekten en çok keyif alacağı destinasyonlarından biri.
Tarihçesi M.Ö. 600’lere kadar uzanan Gölyazı, bir dönem Apollon Krallığı’nın başkentiymiş. Antik dönemde ismi, Apollonia ad Rhyndacum olarak geçiyor. İsmin bu kadar uzun olmasının sebebi, o dönemde Anadolu’da Apollonia ismini taşıyan 9 farklı şehir olması. Gölyazı’yı diğerlerinden ayırabilmek için, isminin yanına Rhyndacus ırmağının adının da eklendiği düşünülüyor.
Gölyazı, Bursa’da antik dönemin izlerini en iyi şekilde sürebileceğiniz yerleşim yerlerinden biri. Roma çağında büyük gelişme göstermiş ve özellikle Bizans hakimiyeti altındayken çok önemli eserler kazanmış. Osman Gazi’nin 1303 yılında kazandığı Dimboz Zaferi’nin ardından da Türklere açılmış. Mübadele yıllarına kadar ağırlıklı olarak Rum nüfusun yaşadığı bir yer olduğu için, günümüzde hâlen kilise ve manastır kalıntılarına ev sahipliği yapıyor. Nitekim, birinci derece sit alanı statüsünde ve her bir parseli koruma altında. Bursa’nın meşhur Ağlayan Çınar’ı da Gölyazı sınırları içinde bulunuyor.
Aslında Gölyazı öyle büyük bir ada değil. Baştan sona adayı turlamak için ortalama 15-20 dakika yeterli. Ancak her köşesi ayrı bir keşif cenneti. Tarihi yapıları, nefis deniz manzarası, salaş balıkçıları, mis kokulu ağaçları ve mütevazı pansiyonlarıyla sizi de hemen kendisine çekeceğinizi düşünüyoruz. İster doğanın kucağında kamp yapın ya da sevimli bir pansiyonda konaklayın, ister günübirlik gelin, Gölyazı’da huzur dolu saatler geçirmek hakikaten çok kolay.