Bursa'nın doğusundaki yeşil tepelerde, asırlık servi ve çınar ağaçları arasında yükselen Emir Sultan Camii, şehrin en önemli ibadet merkezlerinden biri. 15. Yüzyılın başlarında Yıldırım Bayezid'in kızı Hundi Fatma Hatun tarafından kocası Emir Sultan adına inşa ettirilen tarihi cami, mimari güzelliğiyle ziyaretçilerini büyülüyor.
Emir Sultan Camii ilk inşa edildiği dönemde tek kubbeli olarak tasarlanmış, ancak 1507 yılında üç kubbeli revak ve avluyla genişletilmiş. Ne yazık ki, 1795 depreminde aldığı hasarlar sebebiyle tamamen yerle bir olmuş. Bunun üzerine, III. Selim tarafından 1804-1805 yıllarında orijinal planına uygun şekilde yeniden inşa ettirilmiş. Bu yeniden doğuş, caminin bugünkü görünümünü belirleyen önemli bir dönüm noktası olmuş.
Caminin mimari özellikleri gerçekten etkileyici. Sekizgen kasnak üzerine oturan tek kubbesi ve kuzeydoğu ile kuzeybatı köşelerindeki kesme taş minareleri, yapıya zarafet katıyor. Ana mekan 15,20x15,20 metre boyutlarında. Kasnakta 12, beden duvarlarında 40 pencereyle son derece aydınlık bir ortam sunuyor. Yapının en değerli detaylarından biri de 17. yüzyıl İznik çinileriyle süslenen mihrabı. Pencerelerin etrafını süsleyen mukarnas işçiliği ve Rumi motifli alınlıklar, Osmanlı sanatının inceliklerini bir kez daha gözler önüne seriyor. Avlunun ortasındaki şadırvan, 16 mermer sütunun taşıdığı ahşap kemerli revaklar ve türbenin birlikte oluşturduğu külliye düzeni, dönemin sosyal yaşam anlayışını yansıtan detaylar arasında.
Emir Sultan Külliyesi, bugün Türkiye'de Eyüp Sultan Camii’den sonra en çok ziyaret edilen ikinci manevi merkez konumunda. Bursa halkı da genellikle düğün, sünnet gibi önemli günlerden önce burayı ziyaret ederek dua ediyor. Özellikle dini günlerde okutulan mevlitler ve düzenlenen etkinliklerle cami, yaşayan bir ibadet merkezi olma özelliğini koruyor.