Edirne’nin kent merkezinin kuzeyinde ve Tunca Nehri’nin kıyısında bulunan Edirne Sarayı, yaklaşık 300-355 bin metrekarelik bir alanı kaplıyor. İnşasına 1450 yılında ve II. Murat’ın emriyle başlanan saray, Fatih Sultan Mehmet’in hükümdar olduğu 1475 yılında tamamlanabilmiş. Kanuni Sultan Süleyman, I. Ahmet, IV. Mehmet, II. Ahmet ve III. Ahmet zamanlarında da saray sürekli olarak onarımdan geçirilmiş ve çatısı altına yeni yapılar eklenmiş. Ne var ki, III. Ahmet 1718 yılında İstanbul’a gidince, yaklaşık altmış yıl boyunca Edirne’yi hiçbir padişah ziyaret etmemiş. Bu sebeple de Edirne Sarayı yavaş yavaş tahrip olmaya başlamış ve 1752 depremi ile 1776 yangını neticesinde çok ciddi hasarlar almış.
1829 yılında Edirne’yi işgal eden Rus ordusu tarafından bir süre ordugah olarak kullanılan Edirne Sarayı, bu dönemde de büyük hasar görmüş. 1868 yılında Vali Hurşit Paşa’nın başlattığı ve 1873 yılına kadar süren onarım çalışmaları, sarayın bazı yapılarının kurtarılmasını sağlamış. Ancak 1876-1877 yılında yaşanan Osmanlı-Rus Savaşı’nda Bab’üs Sa’âde civarında bulunan cephane patlatılmış ve üç gün devam eden patlamalarda sarayın önemli bir bölümü yerle bir olmuş. Keza bundan sonra da yapılar yağmalanmaya başlanmış.
Edirne Sarayı’nın ana yapısı, Fatih Sultan Mehmet’in inşa ettirdiği Cihannüma Kasrı. Bu yapı has oda, sancak-ı şerif dairesi, saray kütüphanesi, yediler odası ve dairelerden oluşuyor. IV. Mehmet, II. Mustafa ve III. Ahmet daireleri ise ilerleyen süreçte inşa edilmiş.
2001 yılında Edirne Sarayı’nın girişinde ve arz odalarında başlatılan kazı çalışmaları, kısmi restorasyonun da önünü açmış. Restorasyon 2004 yılında tamamlanmış ancak kazı çalışmaları hâlen devam ediyor. Çalışmalar sonucunda elde edilen bulgular hem Osmanlı tarihine ilişkin yeni bilgileri hem de Edirne Sarayı’nın anılarını gün yüzüne çıkarıyor.