Türkiye'nin ilk ve tek çini müzesi olan Kütahya Çini Müzesi, Anadolu'nun en zarif sanatlarından birinin mirasını gelecek nesillere taşıyor. Müze, Germiyan Beyi II. Yakup Çelebi tarafından 1411 yılında inşa ettirilen külliyenin imaret ve türbe bölümünün 1999 yılında restore edilmesi sonucunda ziyaretçilerine kapılarını açtı. Külliyenin içindeki tek parça mermer şadırvan sebebiyle, yapının ismi halk arasında Gök Şadırvan olarak da anılıyor. Etkileyici mimarisiyle göz dolduran müzenin türbe bölümünde de topraklarını Osmanlı'ya vasiyet eden II. Yakup Bey'in çinili sandukasını görmek mümkün. Bu sanduka, Kütahya çiniciliğinin mimari yapıdaki en erken örneklerinden biri olduğu için büyük önem taşıyor.
Çini Müzesi’nin kapsamlı koleksiyonunda, 14. yüzyıldan günümüze kadar Kütahya ve İznik'te üretilen çini eserler var. Vitrinlerde sergilenen çini mimari elemanlar, çini kitabeler, vazolar, tabaklar, panolar ve çiniden yapılma ev gereçleri, kronolojik bir düzenle ziyaretçilere sunulmuş. Bu nadide eserlerin her biri, el emeği ve göz nuruyla tek tek fırça darbeleriyle yaratılmış birer sanat eseri niteliğinde. Girişin solunda yer alan ve imaretin bitişiğindeki yıkılan medreseye ait olan taş vakfiye kitabesi de günümüze kadar ulaşmayı başarmış. 39 satırdan oluşan ve Osmanlı Türkçesiyle yazılan bu kitabe, Türk tarihinde Orhun Abideleri'nden sonra taşa kazınmış ikinci önemli belge olarak kabul ediliyor.
Müzede sergilenen bir diğer önemli belge ise dünya tarihindeki ilk toplu iş sözleşmesi olarak kabul edilen Fincancılar Antlaşması. 13 Temmuz 1766 tarihinde Kütahya'da imzalanan bu antlaşmada, fincancı ustaları ile kalfalar arasındaki çalışma koşulları ve ücretler belirlenmiş. Sözleşmeye göre, belirlenen 24 iş yerinden başka iş yeri açılamayacağı, ücret aralığına ve kurallara uymayanların da "ölüme bedel kürek cezasına" çarptırılacağı ifade ediliyor. Antlaşmanın orijinali, Ankara'daki Milli Kütüphane’de. Müzede ise aslına uygun bir örneği mevcut.
Çiniciliğin ne kadar zahmetli ve incelikli bir sanat olduğunu her adımda bir kez daha gözler önüne seren Kütahya Çini Müzesi, gerek içinde bulunduğu tarihi yapı gerekse kapsamlı koleksiyonu açısından ülkemizin kültürel mirasının çok önemli bir parçası.