Ev sahipliği yaptığı büyüleyici doğal güzellikler sebebiyle birçoğumuzun aklına Rize dendiğinde ilk olarak yeryüzü cennetini andıran bir coğrafya gelse de, aslında bu kent oldukça zengin bir tarihi mirasa da ev sahipliği yapıyor. Elbette Rize’nin uçsuz bucaksız yaylaları, görkemli şelaleleri, yemyeşil vadileri ve koruma altındaki doğal alanları; yerli ve yabancı turistlerin öncelikli olarak keşfetmek istediği bölgeler arasında. Fakat tarih ve arkeoloji meraklılarının da bu kentte keşfedebileceği birçok önemli yapı ve alan mevcut. Bunlardan biri de kent merkezinin güneybatı tarafında kalan Rize Kalesi.
Yaklaşık 480 metrekarelik bir alanın üzerine kurulmuş olan bu tarihi yapı, kendi içinde iç kale ve aşağı kale bölümlerin ayrılıyor. İç kale bölümünün Bizans İmparatoru I. Justinianus’un emriyle 500’lü yıllarda, aşağı kale bölümünün ise 1200’lü yıllarda inşa edildiği tahmin ediliyor. Fakat kentteki yoğun yapılaşma nedeniyle artık aşağı kale bölümünün neredeyse yok olduğunu söylemek mümkün.
Rize Kalesi’nin bulunduğu nokta, kent manzaralarını seyretmek için rotanızı çevirebileceğiniz en ideal adreslerden biri. Hem kalenin tarihi ve turistik açıdan taşıdığı önem hem de içinde bulunduğu avantajlı konum sayesinde, bu bölge kapsamlı bir çevre düzenlemesinden geçirilmiş. Bu düzenleme neticesinde de Rize Kalesi, artık bir çay bahçesi olarak işletiliyor. Ücretsiz bir otopark alanı da bulunan tesiste manzaraya karşı keyifle çayınızı ya da kahvenizi yudumlayabiliyorsunuz. Kalede Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın yönettiği restorasyon çalışmaları da 2024 yılında hâlen devam ediyor.
Rize Kalesi’ne ulaşmak için bir noktaya kadar araçla ilerledikten sonra, merdivenleri tırmanarak tepe noktaya ulaşmanız yeterli. Kent merkezinden de ortalama 25-30 dakika yürüyerek doğrudan ulaşım sağlamak mümkün. Kentin kuşbakışı manzaralarını görmek ve bu tarihi yapıyı daha yakından keşfetmek için, siz de rotanızı Rize Kalesi’ne çevirebilirsiniz.