Bursa’nın en eski yerleşim yerlerinden biri olarak kabul edilen Cumalıkızık Köyü, 700 yılı aşkın geçmişiyle mutlaka keşfetmenizi önerdiğimiz bir destinasyon. Yalnızca tarihi dokusuyla değil, yemyeşil atmosferi ve meşhur kahvaltıcılarıyla da kent turizminde bir yıldız gibi parlıyor. Cumalıkızık Köyü sınırları içinde Osmanlı döneminden günümüze miras kalmış birbirinden kıymetli tarihi yapılar ve evler var. Uludağ’ın eteklerindeki avantajlı konumu sayesinde de her mevsimde ayrı güzellikler sunuyor.
UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne giriş yapmış olan Cumalıkızık Köyü’nün tarihini daha yakından keşfetmek isterseniz, köyde uğrayabileceğiniz ilk durak Cumalıkızık Köy Müzesi olabilir. Bu kurum aslında 1992 yılından beri hizmete açık, ancak 2015’te baştan aşağı yenilenerek daha da kapsamlı hale getirildi. Müzede sergilenen eserlerin tamamı, Cumalıkızık halkının bağışlarıyla toplanmış. At arabalarından mutfak eşyalarına, aydınlatma araçlarından silahlara, av malzemelerinden takılara kadar; asırlar öncesine ait birçok farklı eseri burada bir arada görebiliyorsunuz. Hatta müzede Osmanlı Devleti’nin ikinci hükümdarı olan Orhan Gazi’nin bizzat köye verdiği berat da sergileniyor.
İki katlı Cumalıkızık Köy Müzesi haftanın pazartesi haricindeki her günü 09:30 ile 17:30 saatleri arasında ziyarete açık. Girişi ücretsiz ve içinde hediyelik eşya ya da yöresel ürün alabileceğiniz bir bölüm de mevcut. Yolunuz Cumalıkızık’a düşerse, halk arasında Küpeli Ev olarak anılan 350 yıllık tarihi eve de uğramanızı tavsiye ederiz. Burası da 2010 yılından beri müze şeklinde düzenlenmiş durumda ve ismini mis kokulu küpe çiçeklerinden alıyor. Evin içinde yalnızca Bursa’da üretilmiş tarihi eserler sergileniyor.