İstanbul’un Beyoğlu ilçesinde ve Taksim Meydanı’nın kuzeydoğusunda yer alan Gezi Parkı, kentin en ünlü ve simgeleşmiş yeşil alanlarından biri. 1806 yılında Halil Paşa Topçu Kışlası'nın inşa edildiği bu alan, tarih boyunca toplumsal açıdan önem taşıyan birçok farklı olaya sahne olmuş. Nitekim, zaman içinde birçok farklı değişiklikten de geçmiş. 19. yüzyılda Pangaltı Ermeni Mezarlığı olarak kullanılan bölgeye, 20. yüzyılın başlarında askeri ve kamusal yapılar inşa edilmiş. 1920-1930’lu yıllarda Topçu Kışlası boşalınca bir süreliğine futbol sahası olarak bile kullanılmış. 1940’lı yıllarda ise dönemin İstanbul Valisi Lütfi Kırdar’ın yönetiminde ve Henri Prost’un imar planı çerçevesinde yıkılmış. Kışlanın yerine inşa edilen Taksim Gezi Parkı, kente Cumhuriyet döneminde yapılan ilk park olma unvanına da sahip.
Yıllar içinde çeşitli değişikliklerden geçirilerek halkın dinlenme ve eğlence alanlarından biri haline dönüşmüş olan Gezi Parkı; mermer parmaklıklı merdivenleri, Boğaz manzaralı oturma alanları, geniş çim alanları ve fıskiyeli havuzlarıyla popüler bir mesire alanı olarak kullanılmış. İstanbul’un yoğun trafiği ve kalabalığı arasında bir nefes alma mekanı arayan kent sakinleri, soluğu doğruca burada alabiliyormuş. Ancak parkın kapladığı alan, yıllar içinde hep küçülmüş. Bu bölgeye inşa edilen oteller ve çevre düzenlemeleri sebebiyle, artık geçmişe kıyasla çok daha dar bir alanı kaplıyor. Buna rağmen, hâlen kentin merkezinde önemli bir yeşil alan olarak varlığını sürdürüyor.
Elbette Taksim Gezi Parkı’nı ülkenin sosyal ve politik tarihinden bağımsız düşünmek de artık mümkün değil. 2013 yılında parkın bir bölümünün yeniden Topçu Kışlası olarak inşa edilmesi ve bu yapının alışveriş merkezine ya da rezidansa dönüştürülmesinin planlanması, Gezi Parkı protestoları olarak bilinen geniş çaplı toplumsal hareketlere yol açtı. Parkın korunması için gösterilen çabaların bir sembolü haline gelmiş olan direniş, Türkiye’nin yakın tarihindeki en büyük toplumsal hareketlerden biri olarak tarihe geçti. Gezi Parkı, 2013 yılından bu yana sadece bir yeşil alan değil, aynı zamanda şehirdeki kamusal alanların korunması ve sivil direnişin bir sembolü olarak da varlığını koruyor.