Çanakkale’nin ilçelerinden biri olan Ezine’nin tarihçesi, Danişmend Oğulları dönemine kadar uzanıyor. Bu dönemde bu bölgeye gelen Türk Beylleri, Cuma namazlarının toplu kılınması amacıyla ilçe merkezinin güneyinde bir Ulu Camii inşa ettirmiş. Bu cami günümüzde hâlen varlığını koruyor. Yörenin ismi de bu sebeple, Farsçada Cuma anlamına gelen Azine sözcüğü olarak seçilmiş. Bu sayede yörede kent yerleşimi başlamış ve Azine kelimesi zamanla Ezine’ye dönüşmüş. Ezine’nin bulunduğu bölge, eski çağların en köklü şehir medeniyetine sahip noktalarından biri. Keza Ezine’ye yaklaşık 30 kilometre uzaklıkta olan Dardanel’in tarihçesi de M.Ö. 3150 yılına kadar uzanıyor.
Osmanlı döneminde Ezine ve çevresine doğudan göç ederek gelen Türk Boyları yerleşmiş. Bu sayede buradaki Rum ve Türk nüfusu dengelenmiş. Osmanlı Devleti’nin 18. yüzyıldan itibaren gerileme dönemine girmesi sonucunda önemli toprak kayıpları yaşanınca, söz konusu topraklarda ikamet eden Türk ailelerin bir bölümü de Ezine’ye yerleştirilmiş. Birinci Dünya Savaşı sonrasında Mustafa Kemal Atatürk’ün emriyle kurulan Müdafa-i Hukuk Cemiyetleri’nden birine de ev sahipliği yapan Ezine, 26 Ağustos 1922’de başlayan Büyük Taarruz’un ardından Yunan kuvvetleri tarafından iki kez bombalanmış. Ezine’nin işgali ise ancak 22 Eylül 1922 tarihinde, Fahrettin Altay’ın komutasındaki süvari tümeni birliklerinin bölgeye girmesi sonucunda sona ermiş.
Çanakkale’nin Merkez, Bayramiç ve Ayvacık ilçeleriyle komşu olan Ezine, hem su kaynakları hem de peyniriyle oldukça ünlü. İlçe sınırları içinde Kestanbol Kaplıcası, Pembe Göl ve Mavra Adası gibi önemli doğal güzellikler yer alıyor.