İstanbul’un Beykoz ilçesine bağlı bir semt olan Anadolu Kavağı, günümüzde hâlen huzurlu ve sakin sahil kasabası atmosferini korumayı başaran bir yer. Ancak son derece popüler hale geldiği için, özellikle turistik açıdan hareketli dönemlerde bir hayli kalabalık olabiliyor. Eski bir balıkçı kasabası olan Anadolu Kavağı, aynı zamanda Eminönü’nden kalkan tur teknelerinin Boğaz’da yaptığı gezintinin de son durağı. Karadeniz ile Marmara’nın kesişme noktasına da ev sahipliği yapan tepede, Bizans Ceneviz Kalesi’nden günümüze ulaşabilen kalıntılar yer alıyor. Yemyeşil ağaçlarla çevrelenen Anadolu Kavağı, aynı zamanda çok sayıda balıkçı restoranına da ev sahipliği yapıyor.
Anadolu Kavağı’nın turistik açıdan en popüler tarihi yapılarının Yoros Kalesi ve Midillili Ali Reis Camii olduğunu söylemek mümkün. 1593 yılında inşa edilen Midillili Ali Reis Camii, 20. yüzyılda yeniden yaptırılmış. Midillili Hacı Ali Reis’in türbesi de caminin hemen yanında yer alıyor. Yoros Kalesi ise geçmişte Bizanslılar tarafından Karadeniz’den geçen gemilerden vergi almak amacıyla kullanılmış. Kalenin isminin Yunancada dağ anlamına gelen “oros” sözcüğünden veya iyi rüzgarlar anlamına gelen “ourios” kelimesinden geldiği tahmin ediliyor. Yoros Kalesi elbette günümüze dek eski haşmetini koruyamamış. Ancak altın çağlarını yaşadığı dönemde bu yapının Boğaz’daki en büyük kale olduğu biliniyor.
Anadolu Kavağı’nın isminin nereden geldiği de henüz tam olarak netlik kazanmış değil. Ancak büyük olasılıkla bu semt ismini, bir zamanlar burayı çepeçevre saran kavak ağaçlarından alıyor. Anadolu Kavağı’nın meydanında bulunan ve 18. yüzyıldan günümüze dek ulaşan oymalı Cevriye Hatun Çeşmesi de mutlaka görülmeye değer.